ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 26-09-2022 19:23   Güncelleme : 26-09-2022 19:30

Kuruldum Köşeme

Yazan: Merve Yurtsever - KURULDUM KÖŞEME

Kuruldum Köşeme

KURULDUM KÖŞEME

Sokaklarında gezmediğim, parklarında oturmadığım, ağaçlarına dokunmadığım, henüz ayak basmadığım kaldırımlardan, görmediğim bir şehirden kıskanıyorum seni…

Yanında var olan, bana yabancı sana dost olanlardan, renklerini okşadığın çiçeklerden, gölgesinde dinlendiğin akasyadan, ellerinle kazdığın topraktan kıskanıyorum seni. 

Hiç görmediğim şehrin kızlarına bileniyorum bir de, gözlerin değerse gözlerine diye. Güzeller mi? Bilmem de… Ya beğeniyle süzersen ihtimaliyle. Her şey mümkün geliyor bedenlerimiz bu kadar uzak düşünce. Olasılıklar kemiriyor beynimin köşe merceklerini. Olabilir itesi muhtemel tüm maddeler inceleniyor orada titizlikle. 

Hepsi yaşamında eşlik ediyor sana. Gülüşüne şahit hüznüne ortak oluyorlar. Sesin değiyor her birine ve ben kıvranıyorum istemsizce. Bana ulaşmayan sesinin tınısı kavuruyor beni. Titriyor dizlerim… Ellerim kaç kırığa mezar oldu… Usulca kapattım üstlerini. Gözyaşlarım suladı topraklarını. Hiçbir yabancı ot bitmedi, kuruttum içimde tüm kırık dökükleri. 

Yüreğimi atasım var kumların üzerine. Güneşin oklarıyla kurur belki yana yana. Yangınların ortasında her bir zerrem olsa da gülüşünü görmek su serpiyor damarlarıma. O damarlar şaha kalkmış kıskançlık duygularında, kesip akıtmak istiyorlar kanının son damlasını da. Ancak o zaman durulur belki bu kan yükü, kıskançlık illeti…

Öyle masumane değil bende ki. Delirtircesine… O yaslandığın ağacın gölgesinde bir ip atsam dalının en heybetlisine. Boynumdan geçen urganla yol alsam bulutların ötesine! Duygularım asılı kalır mı ora da yine de… Ve sen dayanır mısın o duygulara gün gelirde…

Tehlikeliyim… Kendime tehlikedeyim… Biliyorum ölmeliyim… Ölmelisin… Biz, biz olamadan gömülmeliyiz tarihin hiç bilinmeyen zamanına. Kıskanıyorum… Kıskaca kapılmış duygularım seni saramıyor da en çok ona kahroluyorum…
Gün bitiyor, gece dönüyor, ben tükeniyor, aşkın yüceliyor. 
Hayır!
Gün bitmiyor, gece dönmüyor, ben tükeniyor, aşkın beni yok ediyor. 

Bir varsın bir yoksun gibi oyun halinde ediyorsun deli. Sensiz uzun ve hüzün dolu gecelerde yıpranacağımı biliyor… Bile bile sana yol yapıyorum. Şimdi oturmuş kara kara ihtimallere kuruluyorum. Büyüyen duygularımla baş edemiyorum.

Bak işte! Kuruldum köşeme içimdekileri kurutmak için planlar kuruyorum kendimce… Beklemekle geçer mi? Eylemler kalbime işler mi? Hangi ihtimal beni kendime getirir ki?

Bana dair sözlerin dolu kaleminin ucunda. İçin için beni sana bağlayan. Sessizce bekle diyor köşende. Tüm yolları kapamışken, beklemek tek çarem. Ancak zaman donuyor sanki beklenen o süresiz an gelmedikçe. Bilinmeyeni beklemek ıstırabı çoğaltıyor. Çağlayan duygularım gönlümden taşmak istiyor. Yine de bekliyorum, sen öyle istedin diye.

Aldım seni karşıma. Elimde kalan son fotoğrafınla baş başayız. Bakıyorsun içli içli bana. Hafif bir tebessüm dudaklarında, sabretmemi sağlayan tek neden belki de. Neler geçiyor aklından acaba.

Bensiz ne halde sinden öte düşünceler istila ediyor beynimi. Sen ne haldesin kendi çıkmazında acaba. Böylesi bir âcizi yeti sana yakıştıramıyorum. Öylesi iğreti, öylesi sen değil ki… 

Ben dalmışken yine senin canlı hayaline, bir bildirim geliyor elimdeki telefonun acı sesiyle. Nasılda rahatmışsın, kafan beynin boşalmış. Öyle bağırıyor tüm kelimelerin sessizce. Peki ya ben hiç mi düşmedim rahatlamış hislerinin üzerine? Gölgem süzülmedi mi boş kalmış odalarında? Boşuna mıydı yani şiir gibi yaşadığımız anlar? 

İçimden bir şeyler kopuyor… Hiçbir veda bu kadar ruhsuz olmamalıydı. Bak ne diyeceğim sana. Bu yük beni benden aldı.  

Hadi gel canım uzatmayalım daha fazla. Ben intihar edeyim, sen kal ortada…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi