DENEME
Giriş Tarihi : 11-06-2025 15:38   Güncelleme : 11-06-2025 21:03

İkindi vakti / Hamdiye Okudan

Yazan: Hamdiye Okudan -BAYRAMÜSTÜ

İkindi vakti / Hamdiye Okudan

BAYRAMÜSTÜ

Güneş ufka eğildi. Epey çalıştım bugün. Ee, gelen bayram; komşu düğünü değil! Annem böyle derdi. Bayram yaklaşırken hadi bakalım herkes kendine düşeni yapsın, bayrama iki gün kaldı. Temizlik biter; baklavalar, börekler, sarmalar ve yemekler… En güzel bayram kıyafetleri, ayakkabılar, çantalar hazır edilirdi. 

Şimdiki bayramlara benzemezdi ki benim çocukluğumdaki bayramlar. Şeker Bayramı’nda üç gün, Kurban Bayramı’nda dört gün ev bir dolar, bir boşalırdı. Uzaklardan yatıya misafirler gelirdi. Şehirse mahalle çocukları; köyse köy çocukları renk renk bayram kıyafetleri içinde kapı kapı evleri dolaşır, bayramlaşmaya geldik der, el öper ve bayram hediyelerini beklerlerdi. Hane halkının ekonomik durumuna göre şeker, mendil, bayram harçlığı verilir; çocuklar sevindirilir; güle oynaya gönderilirdi. Cıvıl cıvıl çocuktu, sokaklar. Bahara rastladıysa ve bir de kuş sesleri karışmışsa çocuk seslerine, of değmeyin bayram neşesine… 

Yine ekonomik duruma göre çok kişinin bahçesine bir ya da birden fazla kurbanlık koç bağlanır, bakımı yapılırdı. Kınalanır, tellenir, bayram için süslenirdi. Kurban kesildikten sonra bir miktarı ev halkı için ve gelen gidenle yemek için ayrıldıktan sonran kalan kaç kişiye, kimlere verilecekse paylar hesaplanırdı. Daha çok ekonomik durumu iyi olmayıp et alamayanlara dağıtılırdı bu paylar.

Bayram günü kurbanlar kesilir, paylar yerini bulur. Sonra gelen gidenle yenecek kısımlar pişirme şekline göre kesilir, hazırlanırdı. Bahçesi olan bahçeye ateş yakar, beceriklisi ateşin başına geçer, bir yandan pişirir bir yandan gelenler sofraya oturtulur, keyif ve muhabbetle yenilir içilirdi.

Çaylar, kahveler, tatlılar kavurma kokularına karışırdı. Bir kalabalık, bir şamatayla geçerdi bayram günleri. Uzun zaman birbirini görememiş insanlar özlem giderir, mutlu olurlardı. O zamanlar çok başkaydı bayram sevinçleri.

Oturmuş balkona bunları hayal edip düşünürken bir yandan da caddeyi seyrediyordum. Yarın arefe; bayrama bir gün kaldı. Bayramın geldiğine dair hiçbir iz, hiçbir telaş görmüyordum cadde ve sokaklarda. İnsan yok gibi. Sadece araba sesi ve bir yandan bir yana koşan arabalar...

Dünyanın nüfusu çoğaldı ama caddeler sokaklar boşaldı. İnsanlar beton yığınları ve araba içine tıkıldılar. Caddeleri, sokakları, yolları makinelere bıraktılar. Sokaklardan can çekildi. Canlı yok gibi… Köpekler, kediler, kuşlar bile çok azaldı.

Neyse, benim çocukların bir kısmı gelecekler bu bayram, evde bayramlaşmadan sonra davet aldık, köye gideceğiz. Ben de kendimce kurbanımı hazırladım, kolay baklavamı yaptım, sarma düşünüyorum, bakalım bayram sabahına kadar ne yapabileceğim? Önemli olan herkes sağlıkla birbirine kavuşsun.

Antalya çevresinde keçi kurban edilirdi. Rahmetli eşim ona alışıktı. Ben de birkaç senedir kurbanda onun hatırasını yaşatmak istedim. Çok sevimli beyaz bir keçim var. Çok zor bir olay tabii, onu kurban etmek.

Ama yapacak bir şey yok. Gücü yeten hiçkimse et yemekten geri durmuyor. Sonra doğayı düşünüyorum, işin içinden çıkamayınca da herkes gibi ben de kabulleniyorum. Ve evine et girmeyen bir çocuğu düşündüğümde bayramda olsun, et yiyebileceği için avunuyorum…

Değerli dostlar, sevgili arkadaşlar, Kurban Bayramı’nız kutlu olsun, şimdiden. Çok mutlu olup sevinçli bayramlar geçirmenizi dilerim.

***

TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE  KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...

Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz.

Editör: Deniz İmre

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi