ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 12-10-2023 23:42

İç Çekiş / Merve Yurtsever

Yazan: Merve Yurtsever -İÇ ÇEKİŞ

İç Çekiş / Merve Yurtsever

İÇ ÇEKİŞ

Bu sabah sınıftan içeri hiç girmek istemeyişindendi ağır aksak yürüyüşü. Sırf derse geç kalmak o ilk dakikaları geçirip öyle girmek için uyanamıyormuş numarası yaptı. Kahvaltıda bir sürü sorun çıkardı annesine. Yumurtayı beğenmemesi, sütü sıcakmış gibi soğumasını beklemesi, geç kalabilme amacına hizmet ediyordu. Şimdi düşününce annesini üzmenin vicdanını da yük etmişti kendine.

Öğretmeninin bu hafta başlattığı yeni uygulamaydı tüm çabalarının nedeni. Altından kalkamadığı büyük bir yükle karşı karşıyaydı. Aslında öğretmeni onu yargılamıyordu. Onun gücünün neye yettiğini biliyor fazlası için onu zorlamıyordu da... Ama yaşadığı duyguları anlaması mümkün değildi sanırım:
- Hadi oğlum biraz hızlı yürü geç kaldık,
diyen annesine umutla baktı. Sahi gerçekten de geç kalmış mıydı yeteri kadar? Dünkü durumu yeniden yaşamak istemeyişindendi ümit dolu bakışlar. İster istemez düne gitti ruhu yeniden;
"Bundan sonra ilk derste konuları işlemeden önce herkes kaç sayfa kitap okuduğunu söyleyecek ben de not alacağım."
demişti önceki gün öğretmeni. Canla başla okumuştu Ali. Gözleri sızlayana kadar 30 sayfa okumayı başarmıştı sonunda. Annesi de aferin oğlum demişti ya ondan mutlusu yoktu o an.

Büyük bir özgüvenle uyudu, heyecanla kalktı yataktan, sabahın erken saatlerinde. Öğretmen masasının önünde, ilk sıradaki yerine oturdu dimdik. Öğretmeni yeni oluşturduğu listesini çıkardı:
- Hadi bakalım herkes sırayla dün okuduğu sayfa sayısını söylesin çocuklar buraya yazacağım, dedi.
İlk sıradaki Ali gururla
- 30 sayfa okudum öğretmenim, dedi.

Tüm sorunların başlangıcı bundan sonraydı aslında. Otuz sayfa okuduğunu duyan arkadaşlarının küçümseyen bakışlarını gördü önce... Oysa o takdir bekleyen bakışlarla dönmüştü arkadaşlarına yüzünü. Vücudunun ısındığını hissetmeye başladı ilk olarak.

Arkadaşlarının okuduğu sayfa sayılarını duydukça da tüm bedeninin ateş aldığını sandı bir an. Onlar 100 _ 150 sayfa okumuşken kendisi sadece 30 sayfamı okumuştu yani. Üstelik o, otuz sayfayı bitirebilmek için ne çok çabalamıştı. Sabahki dik duruşundan eser yoktu artık ve olmayacaktı da bundan sonra muhtemelen.

Tüm bu düşüncelerle vardı sınıf kapısına nihayet. Ürkekçe çaldı kapıyı, yavaşça indirdi kapı kolunu. İlk önce, tahtaya öğretmeninin yazdığı çarpma işlemini gördü.

Umutla parıldayan gözlerle özür diledi geç kaldığı için. “Ooh be bugünü kurtardık “ diyordu içinden sırasına yerleşirken. Ama çok sürmedi rahat nefes alışı. Masasında duran listeyi eline alan öğretmeni “ defterini çıkarırken okuduğun sayfa sayısını söyle de yazayım.“ dedi Ali’ye, kırılan umutlarını görmeden.

Çaktırmadan arkadaşlarına bakan Ali hepsinin dikkatini üzerinde hissetti. Başını eğdi defterini açmaya çalışırken sessizce, belli belirsiz 20 sayısı döküldü dudaklarından. Dün o kadar morali bozulmuştu ki sürekli hata yapmış 20 sayfayı zor okumuştu.

Yine mahcubiyet ve utançla dolu bir gün önünde duruyordu anlaşılan. Daha da kötüsü bundan sonraki tüm okul günleri aynı yıkımla geçecek, her gün arkadaşlarından ne kadar geri olduğunu bir kez daha anlayacaktı. Başarısızlığın karanlık duygusu ruhunu esir almaya başlamıştı bile. Ne yazık ki kimse disleksililer için ince ayrıntıların önemini anlamıyordu.

Aslında anlayışlı, iyi niyetli bir öğretmen Ayşe Hanım. Ali’ye sevgiyle bakıyor hep. Hemen önündeki ilk sıraya oturtmuş ki daha çok yardımcı olabilsin. Arkadaşlarına çaktırmadan hatalarını gösterip düzeltebiliyor ve kimsenin fark etmediği sanrısının da huzurunu yaşıyordu içten içe. Sınıfta okuma yaptırırken herkese karışık sırayla okutuyor Ali’yi es geçtiğini kimse anlamasın diye… Kendini kötü hissetsin istemiyordu sevdiği öğrencisi Ali’sinin.

Ama sadece iyi niyetli olmak yetmiyor disleksili çocuklar için. Muhakkak ki disleksili bir çocuğun iyi niyetli öğretmenle yol alması avantaj ama ince düşünceli yoldaşta yıpranmamaları için ihtiyaç. Eğer Ayşe öğretmen tüm sınıf içinde okunan sayfa sayısını sormak yerine okuma defteri tuttursa ve her sabah defterleri toplayıp kontrolü öyle sağlasa hiç kırılır mıydı Ali’nin gönlü bu kadar? Okuma alışkanlığı kazandırmak için yapılan bu eylem herkes için eşit olarak amacına hizmet ederdi en güzel haliyle. Ali’de başarısızlık hissini derinden hissetmez ve bu ufacık an diğer derslerine de etki etmezdi.

İNCE İNCE SEVELİM DİSLEKSİLİ ÇOCUKLARI…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi