ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 24-09-2022 00:08   Güncelleme : 24-09-2022 01:34

Hepimizde Var Bir Mavilik / Deniz...Sen...Ben

Yazan: Merve Yurtsever - HEPİMİZDE VAR BİR MAVİLİK / DENİZ... SEN… BEN… 

Hepimizde Var Bir  Mavilik / Deniz...Sen...Ben

HEPİMİZDE VAR BİR MAVİLİK / DENİZ... SEN… BEN… 

Denizden vuran dalganın sahile yayılan kısacık beyaz köpükleri gibi hayatıma vuruyor ilgi ve alakan. Hemencecik sönüyor, hemencecik yok oluyor. Deniz yok olan köpüğün peşi sıra yenisini yolluyor da seninle ayrımı burada başlıyor. 

Sen… Deryalar kadar derin yârim. Bir var olup, bir yok olan, yokluğunda boğulduğum yârim. Sevdan sonsuzdur bilirim de yüreğinde avunmayı mı öğrenmeliyim? Göstermeyi bilmediğinden… 

Günlerce gecelerce benimdin bir zamanlar. Ardından günlerce beklettin, gecelerce benimdin. Şimdi ne gecemdesin ne günümde. Dilin ezber etmiş sadece çok seviyorum diye. Şimdi… Bekle demektesin. Özledim deyişlerinde soluklanıyorum. Gelişlerin uzadıkça uzuyor her geçen gün. Söylemlerin aynı kısalıkta seviyorumdan öteye varamamakta… Seviyorsan nasıl dayanıyorsun ben anlamamakta… 

Bilsem ki kısacık kelimenin içi dolu. Olmaz yüreğim böyle hüzün yolu. Nefeslerim tükeniyor artık biraz daha bekle deyişinde. Beklemenin sonu yok. Gelişinin yolu yok. Bendeki bu sevdanın biteceği yok. Yol gözüktü çoktan da gidebilecek cesaretim yok.

Çatlak kaldırımların arasındaki boşluktan başını uzatan bir papatya olmak istemiyorum ben. Gül bahçesi içinde onlarca kırmızı gül de olmak istemiyorum. Birbirinin aynı düzende doğmak, herkes gibi hayatında var olmak hiç istemiyorum. 

Bir bahçede çeşit çeşit çiçekler arasındaki pembe gül olsam. Sevgiyle okşanan, güzelliğine hayran kalınan, onlarca çiçeğin arasında parlayan… Sevildikçe gül kokumu salsam. Rayihamdan huzuru soluyanların içinde yaşasam. 

Yüzünde gülücük açtıran bir pembe gül. Sakin ve küçük bir bahçede, yalnızlığa razıyım böylece. Herkesten farkım olmalı gönlümce ve de senin gönlünde. Böyle hayallerle vardım bugüne. Bugünden öteye gidemem belki de.

Bir gemiye bindirdim yüreğimi. Yıkıntılarım ve ben baş başayız. Boş bir gemide yüreğim arınmaya yol alıyor. Hiçbir göz değmesin, hiçbir dil uzanmasın istiyor. Yüreğim, dalgalarla gireceği savaştan sağ çıkarsa benimle devam edecek. Ben sensizce ve de sessizce izleyeceğim… Gücüm yok, ruhum yorgun. Bıkkınlık elbisesi üzerime oturmuş, çıkmıyor. Kokuşmuş hisler beni terk etmiyor. Sesim hıçkırıklar içinde boğuluyor. Sana değil kendime bile ulaşmıyor. Kendim kendimin derdinden bıkmış vaziyetteyim. Sana ne diyeyim…

Deniz gecenin hüzün halini üzerine asmış. Hırçın ve öfkeli sesini kulaklara salmış. Oysa biz onun huzuruna özenle mavilere bürünmüştük. Denizden izler olsun üzerimizde diye tanıştığımız sahilin anısına ikinci buluşmamızda ikimizde de var bir mavilik demişte gülmüştük. Birbirimizden habersiz aynı arzularla hareket ederdik. Aynı düşler aynı düşüncelerin peşine düşürürdü bizi sesiz sedasız karşılaşırdık aynı yolda. Bir olduk biz böyle ayna misali birbirimize daldığımızda. 

Bir kalamadık sonunda. 

Hep vazgeçmeliyim dediğim yerden döndüm. Vazgeçemedim… Oturdum. Kendimi başköşede sandım… Yoruldum… Katlanarak artan bir öfke var içimde durduramıyorum. Öfkem sana, öfkem bana, öfkem… Durduramadığım duygularıma, sönmek bilmeyen umutlarıma, bahçendeki pembe gül olamayışıma, yalnızlıktan usanıp da yılmamama… Öfkem belki de hala nefes alışıma… O zaman edemediğim elvedaların ardından… Kendime elveda… 

Affetmeyeceğim seni asla…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi