GECELER KISA
Yaz mevsiminden bana kalan
Kumsala vurmuş akşam serinliği gibiydin.
Dalga köpükleri söylence,
Geceler kısa.
Siyah tuval üzerine konmuş
Ateş böceklerinin masum ışıklarına inat
Su üzerine düşen yakamozdun.
Ve benim,
Buz tutmuş yüreğimin
Afacan sapandan çıkan minik bir taşla
Bin bir parçaya bölünmesi…
Dedim ya,
Geceler kısa.
Ben,
Şimdi hangi masalla uyanabilirim ki?
Kime bestelenmiş türkü toplar yüreğimi?
Kimin pencere kenarında yeşerttiği
Bahar yangını çiçek olabilirim ki?
Gül,
Bir kez daha dikensiz oklar mı yüzüme?
Gözyaşlarım sular mı yeniden
Ayak izlerinde vedalaşan kavuşmayı?
Beceremem,
Yeniden ağlamayı öğrenemem.
Geceler kısa.
Gelmek ve gitmek üzerine demirlemiş
O meçhul limanın yelkensiz gemileri gibi
İskelede yalpalıyorum.
Umutlarım el sallarken kısır kasırgalara
Vedalarım palamar olmuş
unutulmaya yakın sıvasız betonlara.
Gidemiyorum.
Kalmak ise mahşerden yana.
Dedim ya
Geceler yokluğunda çok kısa.