ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 29-03-2023 20:41   Güncelleme : 29-03-2023 21:08

Eve Geldik Bile!

Yazan: Işıl Işık -EVE GELDİK BİLE! 

Eve Geldik Bile!

EVE GELDİK BİLE! 

Gözlerini kapatmış, ağır ağır nefes almıştı. Aldığı her soluk buz mavisiydi. Ciğerlerine dolan hava aniden buz kristallerine dönüşüyormuş gibi kalbine bir ok olup saplanıyordu. İçinden söylendi, " Madeni bir paranın soğukluğu gibisin avuçlarımda." Oysa bir yaz güneşi vaadetmişti dudakların.

Sözcüklerin sevgi sarmaşığıydı bir zamanlar. Sesin bir kokuyu hatırlatırdı çocukluğumdan kalma hatıralarımda. En sevdiğim yağmurun ilk damlasının toprağa değişi, en çokta gün sonunda özlem kokusuna hasret bir çocuğun annesini bekleyişi. Çıplak ayak çimlerin üzerinde gezerken bulduğu rengarenk topuydu.

Eflatundu aşkının rengi. Ağladığında icat ettiği bir oyun gelirdi her kırılışında. Önce gözlerini kapar gelen göz yaşının ilk damlası kirpiklerine takılır, sonra gözündeki ıslaklığın arkasında bir görüntü arardı. Hayal ettiği ne varsa görürdü.

En çok köpüklü mandala üflerken çıkan baloncuğun yedi rengini düşünürdü. Belki teselli edecek bir kaç resim daha. Yeniden umudun taze kokusuna yaklaşma mucizelerine gülmeyi düşleme. Hepsi zihninin oyunları.

Yarın belki umudu uçurtma yapar o en sevdiği küçük tepeden aşağı bakardı. Taze çam kokusuyla sarhoş olmak ne güzel. Bir de sevilmek. Karıncaları izlerken bir ağacın altına  gizlenmiş gibi oturmak. Kimse bilmeden anılarıyla buluşmak. En sevdiği konuşma geçti bir an aklından:

Esas kız ve oğlan manzaraları; Oğlan:

- Hüloş, sen benim için hep değerli olacaksın. Hayatım da ol veya olma. Unutma.
Genç kız:

- Sen de benim için öylesin. Teşekkür ederim. Unutmam. Sen de unutma.

Sanki yazdıklarından otobüs terminalinde esas kız, esas oğlanı askere yolluyor gibi. Başka bir ihtimal, kız sevdiği adamı Almanya'ya işçi olarak gönderiyor. Zira adam bu sözlerle Alman karılarına bakmıyacağı sözü veriyor. Lazım tabi. Kız bekleyecek o kadar. Üçüncü ihtimal, kız hastadır öldü ölecek, moral olsun ayağa çabuk dikilsin, diye söylenir. Dördüncü ihtimal, esas oğlan evlenecek başkasıyla vicdani yükü kızın kalbinin kapısına indirmek için söyler, vs vs vs. Yani örnekler çoook. Son tahlilde eyleme dönüşen her güzel duygu, söylemi taçlandırır diyerek güzel bir gün diliyorum.

Yeniden gülmek ne hoştu. Sonra içinden geçirdi o en sevdiği sözleri.
Tomris Uyar sanki içimi okumuştu.

“Sevginin yalnızca bir duygu olmadığını, bilgi de gerektirdiğini kendimden biliyorum. Sevgi savurganlığım yüzünden habire su vererek çürüttüğüm kaktüsler hâlâ aklımda.” diyor. Sevgi, tek başına yetmez bazen. Bazen bilmek de gerekir. İyi bilmek ve anlamak. Çürütmemek için.

Ah şu sevgi savurganlığım!..

Ne zaman ölçüyü tutturacak şu fakir kalbim?

Küçük adımlarla evin yolunu tutmak gerek. Giderken aynalı dükkânların önünde durup rüzgârda dağılan yalnızlığımı düzeltmeli, kırılan hayalleri çantanın iç gözündeki fermuarlı göze koymalı. Kalp kırıklarını belki bir kuaför görürse aldırmalı. Sıkan ayakkabı arkasına sessizliğini sıkıştırmalı. Bir köşede özlem kokusundan sıkmalı. Sıkı bir öksürmeli ukte kalan umut kılçığını boğazdan temizlemeli. Bir de en sahtesinden bir gülücük. İşte oldu tamam. 

Neredeyse eve geldik bile.....

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi