ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 23-01-2024 23:46   Güncelleme : 23-01-2024 23:56

Eksilerek Büyümek / Nevin Bahtışen

Yazan: Nevin Bahtışen -EKSİLEREK BÜYÜMEK

Eksilerek Büyümek / Nevin Bahtışen

EKSİLEREK BÜYÜMEK

Kocaman deniz, öylece tepenin eteğinde uzanıyordu. Bizi ilgilendiren sadece görebildiğimiz yer. Koyu mavi, incele incele körfeze turkuaz renginde sokuluyordu. Hiçbir şey umurunda değildi, bütün görkemiyle kıvrılıyordu, tepenin eteğinin etrafında. Hafif dalgaları, kıyıyı okşar gibi yıkıyordu, beyaz köpükleriyle tertemiz yapıyordu.

Gözleri doldu Ahmet Bey’in. Eşiyle el ele uzanırlardı çimlere. Bu duygular neden bu kadar çok uzaklaşmıştı? Asırlar öncesinden yaşanmış gibi. Dingin yaşantıları, eşinin geçirdiği kazayla birden çok hızlanmıştı. Yada sadece kendi hayatı, eşi hastane odasında hortumlara bağlı yatıyordu.

Büyük kızının sesiyle kendine geldi.

- Baba, kamp yaptığımız zamanı hatırlıyor musun? Çok güzel zaman geçirmiştik.

Babasının sessizliğe gömülü halini fark etmiş, babasının elinin içindeki elini çekti, bu desteğe ihtiyaç duyan babasının omuzuna koydu. Başını da hem güç verir gibi, hem kendi yaralı yüreğine güç almak ister gibi koymuştu, babasının omuzuna.

Ahmet Bey; “evet” diye mırıldandı, bir enerji kırıntısı gelip yüreğine yerleşmiş gibi canlandı birden.

- Buralarda çok kamp yapmıştık.

Parmağıyla önlerinde uzanan araziyi gösteriyordu.

- Çok güzel günlerdi.

Küçük kızı, parmağını babasına uzatmış, önce yanlarındaki bakir doğaya baktı.

- Baba, ben de burada kamp yapmak istiyorum. Annem iyileşince gelip hep beraber kamp yapalım, annem de çok mutlu olur.

Ahmet Bey’in kulaklarında, doktor beyin söyledikleri çınlıyordu.

- Bak, Ahmet’ciğim! Seni üzmek istemem ama Jale’nin durumu hiç iç açıcı değil. Ben de bırak arkadaşlığımızı, bir doktor olarakta her hastayı iyileştirip taburcu etmek istediğim gibi, Jale’yi de bu hastaneden iyileşmiş olarak taburcu etmek isterim. Onun bu dünyaya gözlerini açtığında, gözlerindeki o mutluluğu görmek isterim. Eskisi gibi cıvıl cıvıl mutlu olmasını görmek isterim. Ama maalesef ki, sana bu garantiyi veremediğim gibi, istemediğimiz kötü sonuca hazır ol derim. Tabii, insan ölüme ne kadar hazır olabilirse, konusu insanların sevdikleri söz konusuysa. Allah’tan ümit kesilmez tabii”

Ahmet Bey, sendeledi, büyük kızı; “Babacığım, iyi misin?”

Konuşabilmek için önce başını sallayarak yetindi, biraz güç toplayınca sonra cevap verebildi; “İyiyim kızım, eski günler aklıma geldi.”

Annesinin kaza geçirip, hastane odasında bir yatağa bağlı oluşunu kabullenemeyen ve bu durumun bunalımını yaşayan küçük kızı hala; “Annem de iyileşince hep beraber kamp yapar mıyız?”
diye soran kızına cevap verdi.

- Anneniz en kısa zamanda iyileşir inşallah! O zaman kamp yaparız, hepimize iyi gelir.

Ahmet Bey’in telefonu çaldı, arayan hem arkadaşı hem eşinin doktoru olan Yusuf’tu.

Kızlarını evde bıraktı, hemen hastaneye gitti. Ahmet Bey, hastane koridorlarını koşar adımlarla arşınlıyordu.

Sanki hissetmiş gibi arkadaşı önce davrandı, kapıyı açtı. Nasıl bir haber alacağını anlamak için arkadaşının gözlerine baktı, üzgün ama bir doktorun sağ duyusuna sahip olan gözleri çok da bir şey belli etmiyordu.

Kapıyı kapatı, bütün süreci anlattı.

- Başın sağolsun Ahmet, başımız sağolsun!

Bu duruma hazırlanması gerekiyordu ama olamadı, duyduğunda kalbi sıkışır gibi oldu. Duyduğu gibi ayağa fırlayan arkadaşına müdahale etti, düşmesini engellemek için tuttu ve koltuğa yerine oturttu.

Cenaze işlemleri hazırlanmış, büyük abla, kardeşini sakinleştiriyordu.

- Bak canım! Annemizi çok sevdiğimiz için, onu çok güzel uğurlamalıyız.

Kardeşi, ablasına şaşkınlıkla baktı, böyle bir durumda nasıl sakin olabilir ve büyükler gibi sağ duyulu davranabilir? Böyle davranmayı bu yaşında nereden, nasıl öğrenmişti?

İnsan, küçük bile olsa önünde rehberlik edecek büyüğü yoksa çabucak büyüyebiliyor muydu?

- Öyle bakma, babam cenazeyle mi uğraşsın, kendi duygusuyla mı? Veya bizim etkilenmememiz için çaba mı sarf etsin? Biz de üzerimize düşen görevi yapalım, annemiz bizden böyle olgun ve sağ duyulu davranmamızı beklerdi.

Kardeşi; “tamam” anlamında gözlerini kapayarak bir şeyleri yerli yerine oturtur gibi, sora ablasına baktı, masum gözlerine acının, üzüntünün, mutsuzluğun, her duygunun gelip yerleşmiş olduğu hüzünlü gözlerle ablasına baktı.

- Tamam, abla

Büyük olmanın adımını çok acı atmıştı, Jale’nin küçük kızı; hiç böyle bir şey istemese de, bu büyümüşlüğe bu acı adımı kendisiyle atmıştı.

Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi