ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 05-05-2023 23:28

Duvarın Büyüsü / Elif Güler

Yazan: Elif Güler -DUVARIN BÜYÜSÜ

Duvarın Büyüsü / Elif Güler

DUVARIN BÜYÜSÜ

Her şey bir pencerenin ardındaki duvarla başladı aslında. Küçük bir odam var içinde sıklıkla kitap okuduğum. Koltuğumun tam karşısında pencerem ve onun da önünde manzaranın yarısından çoğunu kapatacak şekilde örülmüş bir duvar. Burası çocuk odası olarak tasarlandığı için yağmur ve soğuk havayı önlemek amaçlı inşa edilmiş bu duvar.

Aslına bakarsanız hoş bir görüntüsü de yok ama benim tutsaklığımdan firar etmemi sağladı. Özgürlüğü bahşetti bana bir nevi.

Maziye gömmüş olduğum hayallerimi tozdan, pastan arındırıp hayata döndürdü tekrar. 
Bu uzun duvardan mütevellit sadece gökyüzünün küçük bir kısmını görebilmekteyim.

Karşı binanın çatısının ufak bir bölümünü, bacadan tüten dumanı ve uçan kuşları görebiliyorum duvarın bana izin verdiği hudutlar içerisinde. Ama bu görüntü bile kanatlanma zamanı gelmiş biri için hiç de azımsanacak bir manzara değil. Okumalarım arasında gerek gözlerimi dinlendirmek gerek düşünmek için oraya kaldırırdım başımı ve ara ara sorardım kendi kendime hapiste olanların da görüp görebileceği gökyüzü bu kadar mıdır diye.

Zamanla kendi hapisliğimin farkına vardırdı beni bu izleyiş. Öyle ya, fikirlerim tutsaktı, özgürlüğüm kısmen ele geçirilmişti, kendime ait bir hayatım yoktu adeta. Hayallerimi diri diri gömmüştüm geçmişin sokaklarına. İşte o pencere, o duvar, o üstümden geçen kuşlar karanlığımı aydınlattı gitgide. Benim de hayata geçirilmeyi bekleyen düşlerimin, emellerimin olduğunu hissettirdi bana. Hâlâ nefes alabiliyorken, evrenin bir parçasıyken hayatıma bir anlam yüklemem gerektiğini ama gerçekten kendi benliğimle, arzularımla bu anlamı bulmam gerektiğini gösterdi bana.

Yazacaktım artık, boşaltacaktım içimde saklı kalanları, hayallerimi allayıp pullayacak, dökecektim satırlara. Tüm yaşadıklarımı ve yaşayamadıklarımı haykıracaktım kalemle kağıda. “Ben de buradayım, ben hayatın ta kendisiyim.” diyecektim yazılarımla konuştuğumda beni duymayanlara. 

Belki de ilk kez bir duvar birine engel olmadı, bilakis mutluluğa açılan bir kapı görevini gördü. İlk kez bir duvar ardında saklı hazineleri birinin kalp gözüyle görebilmesini sağladı. İlk kez bir duvar “dört duvar üstüme üstüme geliyor" tezini çürüterek birine nefes aldırdı, o birinin hayatına çok iyi geldi.

Evlâdım gibi bağrıma bastığım iki kitabım da o duvarın hayatıma yansıyan ışığıyla vücut buldu. O duvarın sınırları dahilindeki gökyüzü bana ilham kaynağı oldu. Hayal dünyam, kurgularım o duvarın ardını düşleyerek can buldu. 

Benim hikayem o duvarın altında başladı ve yine orada devam ediyor. Taptaze fikirlerim, yepyeni öykülerim o duvarın gölgesinde tomurcuklanıyor ve elim kalem tuttuğu müddetçe kitaplaşmaya devam edecek ve ardımda güzel izler bırakmanın gururuna eriştirecek beni. Ve artık biliyorum ki aşılmasına imkan olmayan hiçbir duvar yoktur.

Yeter ki biz kalpten isteyelim, sınırları zorlayalım ve asla pes etmeyelim. Bir sanat insanı bu sözünü benim ve benim gibiler için söylemiş olsa gerek:
“Duvara bakıyorum, deli zannediyorlar. Halbuki bilmiyorlar ki orada benim kafamda kurmuş olduğum bir sanat eserim var.”

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi