ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 09-10-2025 17:07   Güncelleme : 09-10-2025 18:52

Dolunay / Nevin Bahtışen

Yazan: Nevin Bahtışen -DOLUNAY

Dolunay / Nevin Bahtışen

DOLUNAY

Çakırkeyif olmuş hâlde sahilde yürüyen Adem, sendeleyerek yoluna devam ediyordu.

Sebebinin alkol mü yoksa mekânın gürültüsü mü olduğunu anlayamadığı bir zonklama başlamıştı, başında.

Kendisini uyarırcasına ikaz etti: “Bu mereti bırak diyorum. Şu halin, sana yakışıyor mu?” 

Ağzında dili dolanarak homurdanmaya devam ediyordu. Dolunayın olduğu bu gece sürprizlere ve değişimlere gebeydi. Ay; gümüş saçlı, ayın on dördü genç bir kız gibi bakıyordu. Bütün ışınlarını toplamış var gücüyle dünyaya gönderiyordu.

Sanırsın berzah kapısı açıldı ve farklı bir alemdeydi.
Bu gizemin içinde sallanarak yürüyen Adem, ayağına bir şey takılmış gibi denize düşüverdi.

Çırpınmaya başlamıştı, salim bir akılla düşünemiyordu. Bir an sırtüstü döndü. Büyülenmiş gibi bakakaldı. Nur yüzlü, gümüş saçlı bir kız, saçlarını uzatmış kurtarmak istiyordu. Nerede olduğunu unutan Adem, bir hayal dünyasındaymış da sanki kendine gelmekten korkuyordu. Sadece izliyordu. Sıcak günün alevleri deniz suyunu ısıtmıştı. Akşamın serinliği soğutamadığı için Adem kendine gelip suyun içinde ayılamamıştı. Bir dalga dengesini bozdu ve suyun içinde yavaş yavaş çökmeye başlamıştı. Hiç gücü kalmayan delikanlı, elini kolunu kımıldatamıyor, en ufak bir kurtulma çabası da göstermiyordu. Bir yere ulaşmalıydı veya onu bir şey çağırıyordu. Uyduğu bu çağrının ne denli tehlikeli olduğunun ayrımında değildi. 

Mehtabın aydınlığı artık görünmüyordu, suyun karanlığı sarmıştı dört bir yanını.

Kapanan gözleri belirli bir süre sonra aydınlık bir yerde açılmıştı. “Heşt Behişt” yani sekiz cennet kapısının birinden içeri mi girmişti.

Karşısında duran bir ayna mı; neden kendini göremiyordu? Yalnız bir balık vardı görünürde.

“Hangi alemdeyim? Kendimi hissediyorum, kendimi algılayacak kadar bilincim yerinde. Ama neden görünmüyorum? Balık da benim gibi aynaya bakıyor, ona dokunmak istedim. Kendimi gıdıklıyordum. Ben ne olduğunu anlayamadan, rengârenk  su kabarcıkları içinde, bir deniz kızı beliriverdi karşımda.” 

Gümüş saçlı kızdan sonra, rengârenk  pullarla bezenmiş deniz kızı şaşkınlığa uğratmıştı Adem’i. 
Deniz kızı, “Hey!” diye seslendi. 

“Gördüğün bu aynadan bu tarafa geçersen benim yanıma gelebilirsin.” 

Adem, bu güzelliğin karşısında büyülenmişcesine bakıyordu.

 “Afeti devran dedikleri bu desem, haksızlık etmiş olmam.” 

Suyun yoğun dalgalanışının içinde renkli pulların yansıması, denizi rengârenk  yapmıştı.

“Ben bir insanım… Burada kalamam.” 

Deniz kızından da ayrılmak istemeyen Adem, ay yüzlü kızı anımsadı. Yeryüzünde gümüş saçlı kızla yaşamak veya denizin içinde bir peri kadar güzel deniz kızı vardı. Bu ikilemde gidip gelirken bir ses duydu.

“Bakın, kendine geliyor!” 

İnsan sesleri, kulağında uğuldarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. 

Bir ses: “Açılın, ambulans geliyor!”

Ambulansın sesi işkence çektirmek isteyen bir zebani çığlığı gibi geliyordu kulağına.

İlaç kokusunu almıştı, kendine gelirken. Serum takılı kolu, bir hastanede olduğunu anlatıyordu. Adem etrafına bakındı. Ay yüzlü kız ve deniz kızı nereye gitmişti?

***

Editör: Gülçin Granit

EditörEditör