ÇÜRÜMEYE MAHKUM EDİLMİŞ SESSİZLİK
Uzun süren kervansaray yolculuğunda elde edilen ganimetler arasındaki mücevherlerin, büyüleyici görünüşü; o kadar çok cezbediyordu ki…
Yollar aşılmıştı uzun mu uzun, tapınaklar arası geçişle..
İçinde bulunduğu sarı tapınağın kapısının ardında kalan anahtarın gizemi çözümleyemiyordu bir türlü...
Yakında duran ama öylece kalan adımlanamayan. Çürümeye mahkum edilmiş sessizlik girdabında, duvara yansıyan güneşin yüzüne bakarak parlayan, hep doğanın ışıltısıyla beslenmiş, dağınık saçlarının telindeki umudun renginin mavi olacağı günü bekleyen, mesafeler arası mücevher deryasında bitmeyen savaşların tükenmeyen yolu biter mi diye düşleyen yeşilzade prenses...
Yıldızların dönüşüne dalıp kendini kum fırtınasının içinde bulduğunda, savrulan bedeninin arasından ileride duran beyaz ışığın gökyüzüyle buluştuğu anın içinden gelen, eline uzatılan anahtarın ucundaki harfi gördüğünde irkilip uyandığında sayıklamaya devam eden yeşilzade…
Kısa yolu bulup kolyeyi uzatan, gizemi harfinde saklayan…
Karşısında duran mor yakuttu, sonunda gelen…