ÇOCUKLUĞUM ve BEN
Nasıl da her gün bir heyecan bir hayal dünyasıyla uyanıyormuşum. O zamanlar bunu fark etmesem de şimdi daha iyi anlayabiliyorum.
Bana şimdi lazım çocukluk hayallerim; o sınırsız, tükenmeyen enerjim. Sanki her hareketim bir renkle belirlenmiş ve ben harika düşler, hayallerle doluymuş ve taşıyormuş da göremiyormuşum. Doğal, içgüdüsel, benim için sıradan, çocukça isteklerdi her biri.
Bazen öyle özlüyorum ki; kıpır kıpır, canlı ve hayallerle dolu çocukluğumu. Bitmek bilmeyen merakım; gördüğüm karınca, böcek, sinek her şeyi incelerdim. Çiçeklerin renklerinin ve kokularının içinde kaybolurdum.
Kelebeklerin peşinde koşmaktan yorgun düşerdim. Akşamları yıldızları izlerken uykuya dalardım. Hepsi “iyiki”lerim, ömür heybemde olmalarından memnunum.
Esen rüzgâr, geniş alnımın terlemesine meydan vermiyordu. Ama içim ızdırap içindeydi. Kimeydi bu kızgınlık? Ne elde edebilirdim? Bir dönüşüm sancısı mıydı bütün bunlar?
Hayatımın kırılma noktası mıydı? Bunun ayrımını nasıl yapabilirdim?
Sanki bir güç elimi alıp sol göğsümün üzerine koydu. Zihnim susması gerektiğini anlayınca, yavaşça sessize aldı kendini. Yüreğim yol göstericilik yapacaktı sanırım. Uyandığımız an, zihnimiz bir makina gibi çalışmaya başlıyor, hiçbir şeye fırsat vermiyordu. On kollu makina gibi her an çalışıyor, dur durak bilmiyordu. Duygular ne yapsın; üzgün üzgün beklerken sessizce içine gömülüyordu. Artık büyüdükçe duygular arka planda kalıyordu. Oysa harmanlayabilseydik, daha yaratıcı olabilirdik.
Şimdi daha iyiyim. Yüreğim bir bilge gibi kendimi daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Bir ben vardı, var olan bu bedenin içinde. Uçsuz bucaksız hayallere sahip, işlenmemiş bir mücevher gibiydi.
Yüreğim hızlı hızlı çarpmaya başlamıştı. Çiseleyen yağmur, bana değdiği gibi buharlanıyordu. Yüreğimin renkleri salmıştı kendini. Yağmur taneleri içine hapsettiği renkleriyle her yeri parlıyor ve aydınlatıyordu. Karamsar, sisli bulutlar düşüncelerimden dağılıp gitmiş ve yerini pırıl pırıl, oldukça da olumlu düşüncelere bırakmıştı.
Ben kimdim? Uzunca bir süre ayrımını yapamamış, çaresizlik çukuruna düşmüş ve oradan çıkamıyordum. Yine çılgın çocukluğum sahip çıkmış, rengarenk hayallerle tekrar içimde zuhur etmişti. Şimdi belki tekerlekli iskemleye bağlı kaldım ama yüreğim ve düşüncelerimle oldukça özgürdüm. Bu harika bir şeydi! Bunu fark etmek beni çok mutlu etmişti. Her hissettiğim duygu, düşünce beni farklı bir insana evrilmemi sağlıyordu. On kollu makina bana sanki on yol açmış gibiydi. İstediğin yolu seçme zevkine, mutluluğuna erişmek çok keyifliydi.
Sanırım tıpkı çocukluğumdaki gibi hissetmeye başlamıştım. Renkli düşler ve hayallerim geri gelmiş, her biri bana görünmez kanatlar takmış ve mutluluktan uçuyor gibi hissediyordum. Bu bir mucize mi?
Bir sihirli değnek mi dokunmuştu hayatıma? Ne kadar kara bulut varsa zihnime çöreklenen, etrafımda dolanan hepsi dağılıp gitmişti.
Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım