MEKTUP
Giriş Tarihi : 09-10-2022 23:49   Güncelleme : 12-10-2022 23:53

Bende Senin Devamın Var

Yazan: Gülce Yılmaz - BENDE SENİN DEVAMIN VAR

Bende Senin Devamın Var

BENDE SENİN DEVAMIN VAR        

Bir kitapta okuduğum  epey hallice bir cümle vardı, altını fosforlu kalemle defalarca çizdiğim. " Senin tarafından sevilmenin kaç savaşta bana zırh olduğunu bilemezsin." Ne demekti? Sevilmek onca güçlü nasıl kılardı insanı bilemezdim. Bilmezdim ben, sevilmenin demirden, çelikten  ve dahi ana duasından daha kadim bir zırh olduğunu. Bilmezdim sevilmenin insanı nice güçlü kıldığını...       

"Denize ya da okyanusa degil, sizi anlayan birine kıyınız olsun." Derdi büyük annem. İlk evvela pekte kulak asmadığım, çokta üstünde durmadığım bu cümle ne vakit dilime takıldı, ne vakit sana kıyım oldu, ne vakittir böyle kıymetlendi gözlerinin kahvesi bilemedim. İki kelam edemedikten sonra dizinin dibinde de gurbetti... İki kelamını beni nasıl bunca mutlu edeceğini bilemedim...        

Bilemezsin bendeki kıymeti harbiyenin hacminden kat kat fazla olduğunu. Zemheri gönlüme düşen baharsın. Kısacık bir göz temasının,  ufacık bir tebessümünün gönlümü nasıl bahar bahçe kıldığını  bilemezsin.  "Yüzlerce kuş uçurdum, Yüreğimden, yüreğine, yanına gelmeyi o kadar çok istiyorum ki, ama bunu sen bilmiyorsun.. Yollar biliyor, otogarlar, otobüsler biliyor, kuşlar biliyor, gecenin karanlığı biliyor, ama sen bilmiyorsun, Sen bilmeyince hiç bir şeyin önemi kalmıyor." Gelsem, başını göğsüme yasla da, şu hayatın kahrını çilesini çektiğimize değse desem... Ama sen yine bilmesen, ben yine bilemesem, biz yine bilmesek..             

Bende senin devamın var bilmiyorsun... Seninle olmak evimde olmak gibi. Onca kalabalığın arasında yerini bildiğim tek şeysin. İnsan sadece ekmekle doymaz, suyla kanmaz... Rızık sadece boğazımızdan geçen lokma değil. Tanıştığımız iyi insanlar da rızkımızın bir parçasıdır. Gözlerinin kahvesi de öyle bir yere dahil ama bilemezsin... Ahir ömrümde seni en kadim rızkım saydığımı bilemezsin...   

Halil Cibran diyor ki; “Başka bir insanın hakikati, onun sana açıkladığı şey değil, açıklayamadığı şeydedir. Bu yüzden, onu anlamak istersen, söylediğine değil, söylemediğine kulak ver.”  İnsan, sustuğu şeyler kadardır ve insan insanı, anlatamadığı yerden anlayabiliyorsa yakındır.  Çok şey anlatmadım sana ama anlamadığım ne varsa anladığına inandım.. Neden kulağımda altın küpe yok, yahut neden her sabah güneş doğmadan uyandığımı, gök gürültüsünden ölesiye neden korktuğumu,  kitaplarımın arasına ayraç diye neden kurutulmuş papatyalar koyduğumu, gelinciklere bakınca neden gözlerimin dolduğunu anlatmadım mesela... Ama hangi şarkının hangi mısrasında gözlerim dolar, hangi şarkının hangi mısrasında aklıma sen düşersin bildiğine inandım...     

Her yazdığımı sana okutmak istediğimi bilemezsin. Bilmezdim ben nerde ne koyulacak, nerde nasıl sevilecek. Virgülle noktayı hep sevgili zannederdim. Biri kaybolurken öteki yok olacak...  Seni tanıdıktan sonra öğrendim ki; bağırıp çağırmana gerek yok, sesini duymak isteyene bir fısıltı yetiyor. İçimden geçenleri de bir tek sen duy istiyorum. Yazdığım her satırı sen oku, söylediğim her şarkıyı sen dinle... Bilemezsin ne mısralar besteledim, ne şiirler yazdım sana... Okuduğum her kitapta senden bir parça bulduğumu bilemezsin mesela...            

Ben senin için okunacak kitaplar, anlatılacak hikayeler, altı çizili satırlar biriktiriyorum. Şayet dinlemek istersen birgün  beni, gözlerinin kahvesini bir yazıya bunca hacimli nasıl yer ettiğini anlatmak isterim. En büyük kâbuslarımın içinden nasıl çekip çıkarttığını anlatmak isterim. Çöle dönmüş bir gönülde nasıl çiçekler açtırdığını anlatmak isterim. Şayet birgün dinlemek istersen beni anlatamadıklarımı da sen anla isterim. Ve anlat istiyorum,  anlat bana seni anlat en başından anlat. Bilmediğim herşeyi bilmek istiyorum. Sana dair ne varsa anlat.. Bilemezsin seni senden ziyade nasıl önemsiyorum. Bütün bu bilinmezliğin içinde bildiğim tek şey varsa o da  varlığına olan duacı halim... Selam ve dua ile...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi