Çanakkale Savaşı Anma Günleri geldiğinde ibretlik çok hatıralar dinleriz. Bunlardan birisi de Yozgatlı Hasan’ın hatırasıdır. Savaş iyice kızışmış. Haçlı sürüleri yedi düvel olarak Anadolu’ya saldırmıştı. Artık on iki on üç yaşındakiler, hatta kadınlarımız dahi cepheye gitmek zorunda kalmıştı. Öğrenciler de savaşa gitmek zorunda kaldıkları için o yıllarda bazı liseler mezun verememişti. İşte bu kıyamet sahnesinin arasında komutan cepheleri gezerken Yozgatlı Hasan’a rastlar. Bakar ki, Hasan’ın elleri kınalı. Kına genelde kadınlarımızın ellerine yakılır. Erkekler normalde kına yakmazlar. Komutan Hasan’a der ki:
“-Oğlum adın ne senin?”
“-Hasan, Komutanım” cevabını verir. Komutan,
“-Oğlum, o kınayı neden eline yaktırdın?” diye sorar. Hasan,
“-Bilmiyorum Komutanım anam yaktı, mektupla sorayım size arz ederim” der.
Aradan aylar geçer mektup gelir. Hasan’ı ararlar ama O çoktan şehit olmuştur. Komutan mektubu açar başlar okumaya. Hasan’ın annesi mektupta şunları yazar:
“- Oğlum Hasan, eline niçin kına yaktığımı soruyorsun. Oğul, biz askere giden evlatlarımıza kına yakarız vatana kurban olsun diye. Gelin giden kızlarımıza kına yakarız yuvasına kurban olsun diye. Koçlara kına yakarız Allah’a kurban olsun diye.” Komutan ve erler bu anlamlı yorum karşısında duygularına hâkim olamazlar ve ağlarlar.
Kurban, yakınlaşmak, yaklaşmak demektir. Bu anlamda Allah için atılan her adım kurban anlamına gelir. Dilimize “Kurban” şeklinde özelleşen ve Arapçada “Udhiyye” diye ifade edilen ibadetimizin psikolojik ve sosyolojik pek önemli yönleri vardır. Bu konuda müstakil bir eser kaleme alan Merhum Ali Murat Daryal, Kurbanın Psikolojik Ve Metafizik Temelleri isimli eserinde konuyu enine boyuna işler.
Kurban, sadece Allah rızası için maldan, candan vazgeçme eylemidir.
Yüce yaratanın huzurunda keskin bıçak karşısında başını tereddütsüz yere koyan İsmail (a.s.) gibi, tereddütsüz, amasız, fakatsız emre itaattir.
Kurban, ne etinin, ne de kanının Allah'a ulaşmadığı sadece takva sorumluluğu bilincinde olmaktır.
Kurban malı ve mülkü, dünyayı ve dünyalığı Allah için terk etme şuuruna ermektir.
Kurban, yeniden test etme yeri olan Mina'da İbrahim ve İsmail a.s.'ın yerine kendimizi koymaktır.
“Kâbedür kûyı Muhibbî eyledün çünki tavaf
Hacı oldun farzdur canunı kurban eylemek.”
Kurban, paylaşmaktır. Dostlarla dostluğu pekiştirmektir. Evinde bu hazza eremeyenlere ibadetin sosyal boyutunu tattırmaktır.
Depremzedeleri unutmamaktır. Garip gurabaya ulaşmaktır.
Açlıkla kıvranan Afrika gibi dünya mazlumlarına ulaşmaktır. insanlara yardım elini uzatmaktır.
Afrika’da eline geçen eti kurutup toz haline getirerek çocuklarının maması olarak kullanmak zorunda kalanları hatırlayıp yardımına koşmaktır.
Özetle, üretimi canlı tutmak, paylaşımı yaygınlaştırmak, dostlarla bağları kuvvetlendirmek, Allah’ın rızasını kazanmak, Peygamberimizin izinden gitmek gibi çok yönlü amacı olan Kurban ibadetimizin kabul olmasını Rabbimden niyaz ederim.
Bayramımızı tebrik eder, birlik ve beraberliğimizin artmasına vesile olmasını temenni ederim.