ZİYA OSMAN SABA
30 Mart 1910 tarihinde İstanbul’da doğan şair, daha sekiz yaşındayken annesini kaybetti. Dokuz yaşında yatılı olarak Galatasaray Lisesi’ne girdi ve 1931 yılında mezun oldu. Yüksek öğrenimini İstanbul Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Banka memuru olarak başladığı çalışma hayatını, İstanbul’da, M.E.B. Basımevi'nde düzeltmen olarak sürdürdü. Yaklaşık on üç yıl süren mutsuz evliliğini 1943 yılında sonlandırdı.
İlk şiiri 17 yaşında ve lise öğrencisi iken Serveti Fünun’da Ziya imzası ile yayınlandı. Cahit Sıtkı ile tanışarak örneğine az rastlanan bir arkadaşlık sürdürdüler. 1928 yılında Yaşar Nabi, Sabri Esat, Cevdet Kudret, Vasfi Mahir, Muammer Lütfi ve Kenan Hulusi ile yedi kişi bir araya gelerek Yedi Meşale adında bir kitap çıkardılar. Sekiz sayı süren Yedi Meşale Dergisi’nin kurucu yazarları arasında yer aldı.
Ölüm, aşk, doğa ve insan sevgisi, şiirlerinin en temel konuları arasında yer aldı. Hece ölçüsü ve serbest tarzda şiirler yazdı.
Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak, Bir Yer Düşünüyorum başlıca şiir kitaplarıdır.
29 Ocak 1957 tarihinde bir kalp krizi sonucu İstanbul’da hayatını kaybeden şairimizi, aramızdan ayrılışının altmış sekizinci yılında rahmetle ve saygıyla anıyoruz. Ruhu şad olsun.
NEFES ALMAK
Nefes almak; içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.
Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.
Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı.
Senin her yer: Caddeler, meydan, çarşı...
Kardeşim, nefes alıyorsun ya!
Koklar gibi maviliği, rüzgârı öper gibi,
Ananın südünü emer gibi,
Kana kana, doya doya...
Nefes almak, kolunda bir sevgili,
Kırlarda, bütün bir pazar tatili.
Bahar, yaz, kış.
Nefes almak, akşam, iş bitince
Çoluk çocuğunla artık bütün gece,
Nefesin nefeslere karışmış.
Yatakta rahat, unutmuş, uykulu,
Yanında karına uzatıp bir kolu,
Nefes almak.
O dolup boşalan göğse
Uyumak, sevmek nefes nefese,
Kalkıp adım atmak, tutup ıslık çalmak.
Sürahide ışıl ışıl içilecek su,
Deniz kokusu, toprak kokusu, çiçek kokusu.
Yüzüme vuran ışık, kulağıma gelen ses.
Ah bütün sevdiklerim, her şey, herkes;
Anlıyorum, birbirinden mukaddes,
Alıp verdiğim her nefes.