YÜREĞİM KUŞ HAFİFLİĞİNDE
Kalabalığını, derdini, sevincini geceye teslim eden bir şehrin üstünden tam da görüntüyü çekerken bu şarkı çalıyordu yanı başımda.
Yüreğim kuş hafifliğinde, durdum üst geçidin tam da ortasında.
Birileri gelirken diğerleri dönüyordu onların tersi yöne.
Ve gün her zamanki muhteşemliğinde batıyordu uzaktan renklere boyayarak ruhumuzu.
Tam da şarkıya eşlik ediyordu bir grup neşeli genç, gözleriyle gün batımının renklerine şahitlik edemeyen ama güzel sesiyle tasayı dağıtan adamın etrafında toplanmış halde.
Bense hem şarkıda, hem gün batımında takılıp kalmış bir güvercin kuşu ruhunda.
İyilik üzerine cümleler dolandı bugün etrafımda.
Düzelttiğim bir metnin içinde,
Bir dostun dilinde.
Bir düşkünün duasında saklı iyilik cümleleri dolaştı bugün evrenimde…
“İyilik görevdir” diye gümüş tepside sunuyor IImmanuel Kant, yüzyıllar ötesinden felsefesini.
İyilik güzellemesiyle sohbeti bala çeviriyor yanı başımdaki güzel dost.
Bir kelebek kanat çırpıyor bir yerlerde.
Renkli rüzgârı kaç canın yüzünde mutluluk gülümsemesine dönüşüyor bir anda.
Ve gözleri görmeyen ama yüreği gülümseyen adam yeni bir şarkıya başlıyor gençlerle birlikte.
Umut dolu bir şarkıyı hep birazdan söylüyorlar.
Gün akşama dönerken, her şeye rağmen hayat güzel bu topraklarda.
İyilikler katlanarak çoğalıyor kötülüğü kovarcasına.
Gördüm bugün.
Şahitlik ettim gençlerin gözlerindeki ışığa, sevgiye…