YELEK
bazen yaran öyle kabarır ki
taşan köpüklerin şavkında boğulursun
tutunmak istedikçe kayar toprak
sanki çağırır seni
öyle naif bir çağrıdır ki
öldüm dersin
etrafına bakarsın
her kapanan bakış
bir kürek toprak atar
atar da
ölemezsin
yüreğini açıp bakarsın
bir elek
çürümüş her bir delik
kocaman boşluk
tutup da sırtına geçirirsin
acıdan bir yelek
her bir sırası
canına koyduklarının
acı acı sözleri
bir yel eser
düşer aklına cümlenin acısı
önce yakar
lavları dağın olur eteklerin ateş alır
sonra üşütür
buzları sarkıt olur ciğerin buz keser
öldüm sanırsın ,
ölmez ölemezsin
oluk oluk kana derler