YALNIZLAR ÜLKESİ
Uykusuz gecelerin sabahına tutunur durur aşk
Volta atarken damarlarımda
Savrulup oradan oraya
Aklımın kıyısında gezinen firari mülhemi
Anılar adlı bir gemiyle batırır yalnızlar ülkesine beni
Unuttum ki ben beni?
Sahi kimdim ben? Güzel de güler miydim ki?
Kim bu yalnızlar ülkesinin baş yeisi
Yak yakabilirsen şimdi
Yalnızlığın alevi kor kor düşürüp yakıcı zehiri
Ve ben ilan etsem de yalnızlar ülkesine hükümdarlığımı
Hükümdar deli
Yoksa konuşur mu hiç duvarlarla gizli gizli
Bilirim bu ülkenin tüm kasvetli sokaklarını
Matem kusan soluk ayrılığın kör noktasını
Her adım attıkça kanatan dikenli yollarını
Karış karış arşınladım ben bu yalnızlığı
Üşüşürken kargalar göğünde
Kabil olmak gerekir belki de
Eşeleyerek meydana çıkarıp bir taziye iniltisi İşlenen ilk cinayet gibi
İçimde ölürken bir serçe
Gecelerin iki gözü iki çeşme
Gözyaşlarını damlatır durur kirpiklerime.
Eyy yalnızlar ülkesinin asil delisi
Kır zincirleri
Yak yalnızlık alanında bu ölüm festivalini
Savur içinde küflenmiş küfürlerini
Kutsa sonra
Kutsa
Yapışıp vurulduğun masum yanlarına
Vurulduğun tüm iyi niyetlerinin yakasına
Ve serpip ümitlerin tohumunu kirpik köklerine
İzle şimdi, yeşertip yarınlara dair düşlerini
Aman haa
Toz pembe düşlere de aldanma
Çabuk leke kapar en ufak rüzgarda
Başında ki kalabalıklar her dokundukça
Ve hatırla, çak zihninin tam ortasına
Etrafımda kalabalıklaşanlar verirken nasihatlerini
Tutup çekmedi hiçbiri beni!
Var mı gitmeyen ,bilmeyen yalnızlar ülkesini
Var mı
Bilirim, ilan etsem de yalnızlar ülkesine hükümdarlığımı
Herkes kendi yalnızlığının tek hükümdarı