SİNEMA / TİYATRO
Giriş Tarihi : 28-11-2022 17:23   Güncelleme : 28-11-2022 18:06

Uzun Hikâye / Mustafa Kutlu

Yazan: Hayri Bostan - UZUN HİKÂYE / MUSTAFA KUTLU

Uzun Hikâye / Mustafa Kutlu

UZUN HİKÂYE 

Eser: Mustafa Kutlu / ​​​​Yönetmen: Osman Sınav

1975 yılında İzmit İmam Hatip Lisesi ikinci sınıfta okurken bize yeni, genç, yakışıklı bir edebiyat öğretmeni geldi. Ta o zamanlar Rüya Çağrısı, Edebiyat Geleneği kitapları yayımlanmıştı. Bizde öğretmenlik yaptığı sıralar Kaybolmuş Günler adında bir de romanı yayımlanmıştı. Hemen edindik ve okuduk.

O yıllarda Mustafa Kutlu adını ondan duymuştuk. Mustafa Kutlu Dergâh Yayınları’nda çalışıyordu. Türk Dili Ve Edebiyatı Ansiklopedisi’ni o yıllarda fasiküller halinde yayımlamaya başlamıştı.
İmam Hatip Lisesi bitti. Bursa Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğrencilik yıllarımız başladığında çok değerli hocalarımız Mustafa Kara, Süleyman Uludağ ve diğerlerinden Dergâh Yayınları’nın çıkardığı Hareket Dergisini duyduk ve abone olmuştuk.

Okul bitti. İlk tayin yerim İstanbul’du. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gidince orada Sarıyer İmam Hatip Lisesi’ne atandığımı öğrendim. 

Doğruca hemen İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü yakınında bulunan Dergâh Yayınları’na gitmiştim. Hocamız Mustafa Kara’nın kardeşi İsmail Kara da orada çalışıyordu. Mustafa Kutlu’yu orada şahsen görmüştüm. Sessiz, sakin, uzun boylu hoş bir insandı.

Daha sonra ilk hikâye kitaplarıyla tanıştık. Yokuşa Akan Sular, Ya Tahammül Ya Sefer, Yoksulluk İçimizde, Sır… Her sene bir kitap yayımlıyordu. Ben de her çıkan kitabını alıp okuyordum.

Bir ara Ulvi Alacakaptan Yoksulluk İçimizde adlı hikâyelerini seslendirmişti. Bir tiyatro sanatçısı olarak hikâyeleri okumuyor, adeta oynuyor, onları canlandırıyordu. Çok güzel bir çalışmaydı; ama arkası gelmedi.

Tahir Sami Beyin Özel Hayatı, Beyhude Ömrüm çok etkilendiğim hikâye kitapları olmuştur.
Uzun Hikâye O’nun kaçıncı kitabı bilmiyorum ama çok güzel bir eserdi. 

Daha sonraki yıllar Osman Sınav Uzun Hikâye’yi sinema filmi yaptı. Vizyona girdiğinde gittim izledim.

Filmi çok beğenmiştim. Daha sonra televizyonlarda da yayımlandı.

Bir arkadaşımın paylaşımından Mustafa Kutlu’nun Hikâyelerinde Tersine Göç başlıklı 28 sayfalık makaleyi okudum. Bütün kitaplarını okuduğum ve koleksiyon olarak sakladığım Mustafa Kutlu’yu bu makalede çok daha farklı anlamaya başladım. Bu anlama bende O’nun hikâyelerini baştan sona tekrar okuma ihtiyacı hâsıl etti.

Birçok öğrencime ve arkadaşıma da tanıtmaya çalıştığım Sayın Kutlu Türk hikâyeciliğinde eşsiz bir yere sahiptir. Sadece Uzun Hikâye değil, bence bütün hikâyeleri senaryolaştırılarak filmleri yapılabilecek eserlerdir.

Onun kentten kırsala, kasabaya, köye dönüş özlemi bence biraz hayal ürünüdür. Onun haylindeki kasaba ve köyler bence birer ütopyadır. Ama gerçeklik payı da yok değildir. Günümüzde bu tersine göç az da olsa başlamıştır. İstanbul’da yaşayan birçok tanıdıklarım köylerindeki dede baba yerlerine evler yapıyorlar. Şimdilik oralara yazları âdeta tatil yapmaya gidiyorlar. Ama öyle de olsa bu şehirden köye kaçış hayalinin gerçekliği de vardır. Özellikle emekli olanların bir köye yerleşmeleri, orada bahçe yapmaları, domates, biber, patlıcan, marul, taze soğan, kıvırcık, salatalık yetiştirmeleri olmayacak şeyler değildir. Ama okuyan çocuklar, evlenen ve karı koca çalışan çocukların çocuklarına; yani torunlara bakma ihtiyacı onları şehirdeki sıkıcı hayata mahkûm ediyor.

Her şeye karşın Mustafa Kutlu’nun haylindeki köy hayatını, köye kaçışı tüm kalbimle destekliyorum. Yüksek korunaklı, bakımlı ve pahalı sitelerde oturuyoruz. Bazı sebzelere olan özlemimizi saksılarda bir şeyler yetiştirerek gidermeye çalışıyoruz. Ama bu mega kentlerde sadece tüketim var. Bizim ödediğimiz sadece aidatla köylerde belki bir ay yaşanabilir.

Asude bir hayat bilmiyorum ama sanırım sadece kabristanlıklarda kaldı.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi