SİNEMA / TİYATRO
Giriş Tarihi : 28-08-2022 11:54

The Light Between Oceans

Yazan: Işıl Işık - THE LİGHT BETWEEN OCEANS

The Light Between Oceans

THE LİGHT BETWEEN OCEANS 

Sevgili Arkadaşlar !

Bugün size Okyanuslar Arası Işık; ilk romanı M.L. Stedman'ın 20 Mart 2012'de Random House Australia tarafından yayınlanan, 2012 tarihli bir Avustralya tarihi romanın film uyarlamasını anlatacağım. 

Diyebilirim ki; son zamanlarda izleyip ruhumun da, filmdeki gibi yüreğimin ışık tozuyla parlayıp yumuşadığını hissettim. Lezzetli bir yemek öncesi marinelenmiş bir kalptim artık film sonrası. 

Yenilenmiş bir ruh ve sakin, dingin bir mevsime sanal da olsa girip, huzuru bulmak isteyenlere göre....

Oyuncular; 
Michael Fassbender 
Tom Sherbourne
Alicia Vikander 
Isabel Graysmark
Rachel Weisz 
 Hannah Roennfeldt

Yönetmen;
 Derek Cianfrance

Tür; Dram ,

Süre; 155 dk.

The Light Between Oceans, sinemaseverlerin karşısına 1920’li yılların nostaljisine uygun başarılı kurgusuyla çıkıyor.

Tom 1. Dünya Savaşı'nda geçirdiği acı dolu dört yıldan sonra Avustralya'ya döner ve kıyıdan yarım gün uzaklıktaki Janus Kayası’ndaki deniz fenerinde bakıcı olarak çalışmaya başlar. Verilen bir yemek davetinde hayatının kadınına rastlar. Filmin bir kaç yeri akılda yer eden cinsten. İşte budur dedirten sahnelerinden ilki, ilk görüşteki üç beş saniye bakışması, kalpleri birbirine bağlayan andaki iki çift gözün ışıklı çekiminden zorla uzaklaşmaya çabalaması. Her kaçışta yüreklerin defalarca sobelenmesi. Sanırım ilk görüşte aşk buna denir. 

Kısa bir zaman içinde evlenirler. İkisinin de kafasındaki gürültüyü susturup yıldızlar, dalgalar ve rüzgârın sesinden başka hiçbir şeyin olmadığı iki kişilik dünyalarında huzuru bulurlar.  Birlikte deniz fenerinin hemen altında kurdukları bir kulübede yaşamaya başlarlar. Bir süre sonra bebek yapmak isterler fakat bir türlü bebekleri olamaz. İki kez düşükle sonuçlanan denemeleri olur. Ama bir gün okyanustan gelen bir kayık ile her şey değişecektir. Dalgalar, içinde genç bir adamın cesedi ile birkaç aylık bir bebeğin olduğu bir tekneyle karşılaşırlar. Çocuk özlemiyle dolu Isabel dualarının kabul edildiğini düşünür. Sanki kavuşamadığı bebek denizle Allah tarafından armağan edilmiştir. Yüreklerinin sesini dinleyip bebeği sahiplenmeye ve bundan kimseye bahsetmemeye karar verirler. Yıllar sonra gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca aldıkları kararın hiç beklemedikleri sonuçları olduğunu anlarlar.

Öncelikle filmin konusunun işleniş tarzını çok sevdim. Konu her ne kadar bilindik olsa da, film özellikle de ilk yarısı bunu ilginç bir şekilde anlatmayı başarıyor. Ayrıca filmdeki manzaralar da müthişti. Oyunculuklarsa gerçekten başarılıydı. Bu filmin ilk yarısını izlerken filme epey kenetlendim ve senaryonun bu kadar sürprizlerle dolu olmasına şaşırdım. Zira, Filmde başka bir hikaye daha var. Zengin bir babanın kızı olan Avustralya’lı Hannah, bir Alman’a aşık olur evlenir, babasının itirazına rağmen hem de, tabi bir kız bebekleri olur.  Bir gün Frank, bu baskılara dayanamaz ve bebeği aldığı gibi bir kayığa atlar ve denize açılır... Bir daha geri gelmez.

Genç, güzel, cesur ve sevgi dolu Isabel’le Tom, her ikisi de geçmişlerinde yaşadıkları tüm acıları ve sıkıntıları atlatacaklar mı?Sırlar ortaya çıkacak mı? 

Sonuç olarak, 

“The Light Between Oceans” göz zevkini ve ruhu mutlu eden, bir yandan hareketli sahnelerle heyecanı ve gerilimi de eksik olmayan bir film. Şiddetle tavsiye ederim. unutmadan mendilleriniz yanınızda bulunsun. Zira, ziyadesiyle bir aylık yağmur bulutunu ben yaşadım. 

Kesinlikle izleyin derim...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi