SESSİZ ÇIĞLIK
Hasret koktu bugün memleketim.
Buram buram özlemdi, doğduğum şehrim.
Toplanmışlar dizi dizi tüm sevdiklerim,
Sarılmışlar sımsıkı kara toprağa.
Yaş dolu gözlerle durup hepsine selam verdim.
Seslendim içli içli,
Seslendim ama ses yok, nefes yok!..
Çocukluğum geçti gözlerimden,
Aktı iki damla yaş arasında derinden.
Aynı olacak sanırdım ezelden, ebede,
Tüm sevdiklerimle neşe kahkaha içinde.
Çınlıyor şimdi kulaklarımda mutluluğum,
Yok olan çocuk ruhum!
Bunca yatan arasında tutuk nutkum,
Haykırıyorum içimden!
Susuyorum dertli dertli...
Susuyorum ama ses yok, nefes yok!..
Hayâl miydi, gerçek miydi?
Bir masal mıydı yaşadığım?
Herşey aynı sokaklar, evler,
Kuşlar, kelebekler
Hepsi,
Ama hepsi yerli yerindeler!
İşte hâlâ burada duruyor,
Şu bölüşülemeyen ceviz ağacı.
Peki ya bölüşemeyenler?
Hani onlar neredeler?
Haykırıyorum sesli sesli,
Haykırıyorum ama ses yok, nefes yok!..
Gözlerimde tüm yaşananlar şimdi
Bir film şeridi sanki.
Akıyor yüreğimden sonsuzluğa,
Akıp gidiyor cevapsız sorularla.
Güzel günler düş yağmuru,
Kavgalar, paylaşılamayan dünya malı,
Hepsi ama hepsi birer kabuslar.
Kurumuş, çatlamış üzerlerinde topraklar.
Kime kalmış ki dünyadaki mallar?
Sularken topraklarını göz pınarlarım;
Dökülür sel gibi delice,
Yağar üstlerine hisli hisli,
Yağar ama ses yok, nefes yok!..