SEMATÜL
Kapkara gözleri, derinleşen kırışıklar arasında, öyle gevezeydi ki yaşlı adamın...
Elindeki nasırlar ve alnında parıldayan yazı öyle okunaklıydı ki!..
Gönül dedi, gönül!..
Kaç sapan taşının hedefi olur?..
Yıkılır nice saray... Yıkıldıkça parlar...
Kimse bilmez, hangi gönülü; hangi soysuz, nedenle kırdığını...
Ve, kimse bilmez
Hangi gönülde baştacı edilip
Dönüp bakmaya, tenezzül etmediğini...
Gönül dedi, gönül!.. Sınavdır, sınav olduğu unutulan...
Sonra güvercin havalandı, adamın nasırlı avuçları arasından...
Dünya yuvarlak mıydı sahiden?..
Sahiden, gönül dediğin sınavdı
Ve, sınavlar bir yuvarlağa sığmazdı!..