ŞAZİYE TEYZE
Bu sabah, bilmem akşamdan kalmanın,
Bilmem gece Leyla olmanın etkisiyle, hafiften boyun ağrıyla uyandım.
Dedim, bu ağrılar gün içinde zıvanadan çıkar, dünyamı zindana çevirir.
Girdi mi öyle böyle girmiyor o ağrılar.
Benim diyen pehlivanı devirir.
Neyse apar topar acilin kapısına dayandım.
Triyajdı, kayıttı, kürekti derken yeşil alana yönlendirdi görevli.
Oturdum sıra beklemek için
Yanımdaki Altmışlı yaşlardaki teyze kısık sesle;
- Neyin var evladım?
- Keyifsizim dedim, kısadan...
“Kim keyifli ki?” dedi.
Lafı uzatmak istemedim
Ağrılarla uğraşırken içimden, hükümet devirmenin sırası değil, diye geçirirken, teyzem sadete girdi.
- Durup durup iş çıkarıyo bunla...
Tokturla ilaç yazmaceklemiş dedile sağlık ocaklanda.
Mecburen el cevap:
- Ne bilem teyze, ben bilmiyom öyle diyola.
- Nasıl bilmiyon evladım nızmandır (kaç gündür) televizyonlada bağırıp duruyola.
Evvelce iyiydi ev yakın zati.
Gidiyodum sağlık ocana.
Hem kendim bakınıyodum hem gelinin, çoşlanın (çoçuklarının) ilaçlanı yazdıryodum.
Şindi n'olcek gali?
Oğlan çalışıyo, gelin çalışıyo.
İyi oluyodu ben yazdırıveriyodum.
Sağolsun tokturumuz pek iyi herbi ilacı yazıyo.
Aksileşiyo yazmıyo ötekile.
Gecenne (geçenlerde) başka toktora gittimdi
Bana şunu, geline bunu yazıve dedim,
Toktur ne desene beğenirsin bana oğlum;
- Ne dedi teyze?
- Devisem gülesin.
- De hele.
Gülmeye de o denli ihtiyacım varmış ki merakla bekliyorum...
- Teyze evde ne eksik?
“Domatesin, biberin, nohutun, bulgurun var mı evde? Onları da yazıverem mi?” demesin mi!
Ele güne garşı ne decemi bilemedim.
Bu arada ben gülmedim desem yalan olur. O ara teyzemin ismi yanmış, sırası gelmiş.
- Amanın! Laf edivecem derken sıram geçiverendermiş.
Dedi, kalktı; “Allah şifanı versin yavrum” diyerek.
Allah var şifa olmasa da tebessüm oldu Şaziye teyze.
Şaziye olduğunu da ekrandan bakıp öğrendim bu arada.
Bugün de böyle oldu vesselam.
Şaziye teyzeme çok selam.
Editör: Suna Türkmen Güngör