DENEME
Giriş Tarihi : 13-06-2023 21:56   Güncelleme : 17-06-2023 00:47

Sanırım Sınıfta Kaldık / Meral Bayat

Yazan: Meral Bayat -SANIRIM SINIFTA KALDIK

Sanırım Sınıfta Kaldık / Meral Bayat

SANIRIM SINIFTA KALDIK

Bir zamanlar ona muhtaçken sevgisini paylaşamadığımız o değerli varlık annelerimiz. Kardeşler arasında “senin annen değil, benim annem” diye bölüşemediğimiz; hatta üstüne kavga edilen “sen çok sevmiyorsun, ben çok seviyorum, ben daha çok seviyorum” deyip paylaşamadığımız oradan buraya çektiğimiz, çekiştirdiğimiz o değerli varlıklar annelerimiz. 
Dokuz ay boyunca özenle karnında taşıyan. 
Biz küçükken bizi koruyup kollayan ve hastayken sabahlara kadar yatmadan başucumuzda sabahlayan annelerimiz…
Sen yemeden yemeyen, sen içmeden içmeyen, bir ömür boyunca yüreğinde bize karşı zerre kadar sevgisi azalmayan annelerimiz…

0 kadar kutsal varlıklar olan annelerimiz. Bizleri elinden gelen bütün imkânları kullanarak ve yeri geldiğinde şartları zorlayarak büyütüp bugüne getiren annelerimiz. 
İlk öğretmenimiz, ilk arkadaşımız, ilk sırdaşımız ve ilk aşkımız…
Yani her şeyden önce önceliğimiz, her şeyde ilkimiz olan annelerimiz. 
Gizli gizli ağladığını gördüğümüzde oturup onunla ağladığımız, “lütfen ağlama anneciğim, ben büyürsem” diye söze başladığımız annelerimiz. 
“Sana şunu yapacağım, bunu yapacağım” diye söz verip, hayallere daldırdığımız annelerimiz…

Ve biz şimdi büyüdük. 
O kutsal varlıkların şimdiye dek bize hiç olmadığı kadar ihtiyaçları var. Yılların acımasızlığına uğrayıp psikolojik, fizyolojik ve mantıksal anlamda başa sarmışlar. Bu defa onlar çocuk gibi olmuşlar. Bizim ilgimize, sevgimize ve şefkatimize ihtiyaçları var. 
Peki biz evlatlar bunu hakkıyla yerine getirebiliyor muyuz?

Onlar en kutsalımız olarak geçtik, insan olarak değer veriyor muyuz?
Onu bir göz önüne getirelim. Bize bu hayatı bağışlayan hazırlayan ve her şeyiyle şah damarımızdan daha bize yakın olan annelerimize gereken değeri veriyor muyuz acaba?

Aldığım izlenim ve çevremde gözlemlediğim kadarıyla bu konuda sınıfta kaldık maalesef. O bir zamanlar senin annen değil, benim annem dediğimiz ve  şimdi ise bak şu senin annenin yaptığına dediğimiz yere göğe sığdıramadığımız annemize sahip çıkma şeklimiz. 
Sonra da “sanki bir tek beni doğurdun.”

“Sanki bir tek senin çocuğun ben varım” dediğimiz annelerimiz…

Ah ah!

Şimdi sorarım size hangimiz “of” bile demedi? Bu kutsal varlığa.
Belki bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar dersem. Sanırım abartmış olmam. 
Peki hani anneye of bile dersek Allah bizi taş keserdi. Böyle  büyütmediler mi  değerli varlığımız annelerimiz. Belki de bu yüzden Rabbim;  bedenimizi taş kesmedi ama yüreklerimizi taştan beter ettiği kesin. 

Sahi düşünüyorum da her şeyde olduğu gibi evlatlık görevimizi de elimize yüzümüze bulaştırdık. Deyim yerindeyse onlara karşı görevimizi yerine getirmemekten sanırım sınıfta kaldık. Umarım bir an önce bu hatalarımızın farkına varır ve kendimizi bir an önce düzeltme şansına sahip oluruz. Çünkü yarın geç olmakla meşhurdur.

Sonuç olarak yazılacak daha çok şey olmakla birlikte Allah o kutsal varlık dediğimiz annelerimize karşı görevimizi layıkıyla yerine getiren evlatlardan  eylesin diyor.
Vesselam 

Editör: Dilek Tuna Memişoğlu 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi