SALÇALI EKMEK
“Ali” dedi çocuk.
“Evet Veli” dedi diğeri; “Ne var?”
- Biz seninle iki akran, iki arkadaş, iki komşuyuz.
- Öyle.
- Seninle oyunlar oynamak çok güzel.
- Bence de
- Kardeşim kadar yakınsın.
- Sen de.
- Biz aynı anne babadan olsak bu kadar candan olamazdık.
- Haklısın. Kardeşim Ibram beni hep dövüyor. Oysa seninle ne güzel oyunlar oynuyoruz.
- Acıktın mı?
- Acıktım.
- Hadi gel bize gidelim.
- Sizde ne yapacağız?
- Annem bize salçalı ekmek yapar. Beraber yeriz.
El ele tutuştular. Yüzleri bayram yeri sevinci yüklü. Çıplak ayakları toprak yola bastı. Sanki çıplaklıklarının ayırdında bile değiller. Doğal karşıladılar. Mızmızlanma yok. Leyla’ların evini geçtiler. Sema’ların evini geçtiler. Daha bir kaç ev geçtiler. Çalılarla çevrili bir avlunun önüne yaklaştılar. Iki sırığa tutturulmuş yan gelmiş, yıkıldı yıkılacak bir kapıyı itip geçtiler.
Ali seslendi.
- Annee!
Önce ses gelmedi.
“ Evde yok herhalde” dedi Veli.
- Evdedir.
Tekrar seslendi. Çiçekli elbiseli bir kadın kapıda belirdi. Onları görünce yüzü şenlendi.
- Ali’m arkadaş mı getirmiş?
“Bu Veli” dedi Ali; “Arkadaşım. Biz acıktık. Bize salçalı ekmek yapar mısın?”
- Salçalı ekmek mi çekti canınız?
Ali dişlerini göstere göstere sırıttı. Kadın hemen içeri koştu. Elinde bir kilim parçası ile çıktı. Erik ağacının dibine serdi.
- Siz oturun buraya, ben hemen ekmeklerinizi hazırlayayım.
Tekrar eve döndü. Ali ile Veli kilime yerleşti.
Veli; “Senin köpeğin var mı?” diye sordu.
“Yok” dedi Ali; “Senin?”
- Var. Adı Kaplan.
Ali şaşırdı.
- Kaplan ne demek?
- Çok güçlü.
- Ya !
- Öyle.
Kadın bir tepsiyle geldi. Salçalanmış ekmek dilimleri, iki bardak oralet.
- Buyrun. Yetmezse daha yaparım.
- Yeter annem.
Kadın eve döndü. Onlar yemeye koyuldular. Sevinç içinde ısırıp, çiğneyip, yuttular, oraletlerini yudumladılar. Boncuk gözleri ışıl ışıldı.
- Doydunuz mu?
“Doyduk” dedi Ali.
“Sağol” dedi Veli.
Ali; “Kaplanınla oynayalım mı?”
- Oynayalım.
İki çocuk kaplanla oynamak için ayrıldı. Ikisi de tok, ikisi de keyifli. Dünya şenlik içinde...
Editör : Dilek Tuna Memişoğlu