RİVAYET
Hasrete dürüp anılara sürerken beni gece
Zıpkınlarıyla vurulduğum acı sözlerin çınlar kulaklarımda
Ayrılık kokardı hep senin nefesin
Ve her soludukça buz kesti bedenim
Kayıp giderken ellerin,
avuçlarımız arası buz dağlarında!
Cevapsız sohbetler edip anarken seni ölümle
bir başıma, dımdızlak tepetaklak
Ilık bir nefesin esintisi okşayarak yanaklarımı uyanabilmenin umudu sallanırken dar ağacında
İntiharını biliyorum ben aşkın
Sigaya çekip ayrılığı kafa tutarken hasretine
Ve geçmiş olasıca geçmemişime bir isim vermek gerekirse
Eski bir rivayetten ibarettir artık bu aşk
son tahlilde
Hiç bir hançerin hükmü yok nazarımda
Sapladığın zıpkınlar halâ dururken şuramda
Yankılansın ahım !
şehrin ortasına kusan gökyüzünün döşünde sayha sayha
Vicdan tırmalarcasına
Dev yangınlar arasında cüceleşirken cüssem
Tövbesi geçmez, dolansın vaatsiz vaatlerin günahı boynuna
Ve hiç bir ateşin feri yok gecelerimin koynunda
Yangın sonrası savrulan küllerimizden sonra
eski bir rivayettir artık bu aşk nazarımda
Küllerinden doğan değilim ki bir Anka .
Müsemma düşlerimin beşiğinde
Büyütürken alınmış kavi kararlarımı
Çiçekler ekerim bende
kerpetenle gülüşünü söktüğün gözbebeklerimin
pervazına
Düşünce ve hisleri bakışlar belirler nasıl olsa
Buram buram kokutup şifa olsun yaralarıma
Ey ömrümü yiyenim doymadın mı daha?
Raflardan indirip sabrı
Gönül soframdan kaldırdım vefasızların tabaklarını
Ve dizeler de kabul etmiyor artık ızdırabımı
Kurban edip akıttığım her bir göz yaşıma
senli şiirleri bir bir yaktım
Ardından esen yele karşı
Savurarak küllerini hafif meşrep gidişinin ardı
Bundan sonra rivayettir artık bu aşk nazarımda