RESMİYE SABİR
Resmiye Sabir, Azerbaycan edebiyat ve şiir alanında şöhret kazanan önemli isimlerden biridir. Kendi ülkesinde edebi yerini pekiştirdikten sonra, Türk dünyasında da edebi adımların sert sert atmayı başarmıştı. Şiir dünyasında insancıl, aşk, sevda ve hoşgörülü konulara ağırlıkla yer vermekle beraber, sergilemiş olduğu edebi eserlerin konularını ustaca işlemeyi de başaran bir şair olmuştur.
Şairle Türkiye'nin başkenti olan Ankara'da 2004 senesinin 26 Ağustos’unda yapılan Fuzuli Festivali’nde tanışmıştım. Mekân Ankara, Gençlik Parkı Salonu.
Fuzuli Festivali’ne katılanlar şiirlerini okuyorlardı. Bir koltuğa yerleştim. Yanımda bir hanımefendi vardı.
Tanıştığımız sıralarda kendisini Resmiye Sabır Azerbaycan’dan bir şair olarak takdim etmişti.
Tanışmamızın ardından ilerki zamanlarda Resmiye'den şiirler dinledim.
O sıralarda bu kişinin ne kadar büyük yeteneğe sahip olduğunun farkına varmaya başladım. Resmiye festival günlerinde bana "Hepsi Olunmuş Süküt" adlı bir şiir kitabını hediye etmişti. Kitabı okur okumaz havalanan bir yetenekle karşı karşıya olduğum bir kez daha vurgulanmıştı içimde.
Artık geniş kafalı derin bir ufuku gözleyen bir şairle başbaşa kaldığım bir gerçek ve onun mutluluğunu yaşamaya başladım..
Ben bir Iraklı vatandaş, kendisi ise aramızdaki mesafeler bizi engellemeden; dağlar, denizler araya girmeden bir Türk duygusuyla davranmaya başladık, sanki yıllar öncesi tanışıyormuşuz gibi…
Öylece birbirimize elimizi uzatıp tutacak kadar yakınlık göstermiş olduk.
Ne yazık ki, şairin adı geçen şiir eserinden başka hiçbir eseri elimize geçmemesi gerçek bir üzüntü duymamıza neden olmuştur. Bu hususta şaire yazıp yeni ürünlerin isteğinde bulunduk. Şair bizleri kırmadan eindeki eseri hemen bizlere gönderdi. Biz de bu eserle yaşamış olduğumuz mutluluğu, çok kıymetli şiirsever dostlarımızla paylaşmak arzusuyla bu eserin herkesin elleri arasında olması fırsatını sağlamak maksadıyla, eserin kitap haline gelmesini munasip gördük.
Irak devletinde yaşanan kriz, gündemde olan siyasi karışıklık ve maalesef yaşanan şiddet olayları, kitabın piyasaya çıkmasını biraz geciktirmiştir. Ama netice itibarıyla Resmiye Sabir gibi ünlü bir ismin eserini Irak ve Türk dünyası kütüphanesine bırakma şansını elde ederek, bu çalışmanın bizlere vermiş olduğu mutluluğun, sevincin ve iftiharın gururunu yaşamış olduk. Duygularımızı da edebiyatsever dostlarımızla paylaşmada onur duymaktayız.
Resmiye Sabir’i Tanıyalım ...
Resmiye Sabir Eşrefova. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye bağlı bir köyde 1973 yılında doğmuştur. İlk, orta ve lise eğitimini tamamladıktan sonra, İnşaat Mühendisliği Üniversitesi’ne yerleşmiştir. Meslek hayatına başlarken Azerbaycan Milli İlimler Akademiyesi İktisat Enstitüsü’nde bilimsel işler görevine başlamıştır.
Resmiye Sabir, Yazarlar Birliği üyeliğini kazanması yanında, Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği’nin kurul üyeliğini de kazanmıştır. Daha sonra merkezi Türkiye Kayseri'de olan Anasan Edebi Birliği’nde Azerbaycan’ı temsilen üye olmuştur.
Türkiye'de yapılan şiir yarışmasında ödüller kazanmış, 2003 senesinde ise Resmiye "0nursal Genç" ismine layık görülmüştür.
Şairin yazmış olduğu şiirleri, Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere, Almanya, İsveç, Irak gibi ülkelerde basılmıştır.
Resmiye'nin sözlerini taşıyan bir müzik bandı da; "Seni Aradım" ismini taşıyarak ışığa çıkmıştır. Şairin 70'ten fazla şiir eseri güfte olarak ses sanatçıları tarafından seslendirilmiştir.
Resmiye Sabir’in Edebi kişiliği
Resmiye Sabir’in ele aldığı konularda başarı sağlaması bir gerçektir. Edebi eserleriyle Türk Edebiyatı’na vurmuş olduğu damganın gücü, sergilemiş olduğu edebi eserlerin gücünden kaynaklanmıştır.
Şairin sevda, insan, aşk konuları ele alması yanında, kimi zaman tanrısı ile de güzelim söyleyişlerde bulunduğunuda görüyoruz. Bu da şairin dinine ve inancına ne kadar bağlı olduğunu yansıtmaktadır:
Ömrüm keçir "dad" içinde
Derdi-gamin şad içinde
İçim, gölüm od içinde
Üşüyürem niye Allah?”
Söyleyişini bazen sitem haline getiren şair, insan oğlunun başına gelenlerin kendi günahından kaynaklanmasını aktarmaya çalışmıştır. Bununla yetinmeyen şair, insanoğlunun hâlâ günah işlemekte ısrarlı olduğunu söyleyerek “artık günahlar başkalarına yer bırakmadılar” diye anlatmıştır.
“Bir günah üstünde
Göyden yere endirdin bizi ilahi!
İndi
Günahla dolu yer yüzünde
Canımzı koymağa bir karış boş yer
Tapmırıq.”
Sözlerinde sınırsız güzel düşünceleri kâğıtlara döken Resmiye, sevda ve aşk alanında oynatmış olduğu kalemiyle, yepyeni fikirlerle karşımıza çıkmıştır:
...”Axı, hasretinle görüşmedim..
Bes hardan qaherin tanışdı mene?
Sen yanımda iken uzaq gezen qam
Sen yoxken isnişib alışdı mene.”
Kimi zaman sevgilisinden ayrılmış bir aşığın uzak düşen sevgilisine seslenişini ve sitemde bulunmasını sezen Resmiye, gerçekten ince bir dille duygulu kelime ve tümcelerle anlatmayı beceren bir şair olmuş gözüküyor:
“Gönderdim yolları arxanca senin
Ele hey yol geden yolum çatmadı.
Saydım ellerimle öten günleri,
Aylarım az oldu, ilim çatmadı.”
Resmiye bir insan olarak, insanların acısını paylaşıp dertlerinde yanlarında olmasını da bilmiştir.
Bu gibi sözleriyle şair ne kadar nazik olduğunu meydana koymuştur. Bu gibi insanoğlunun derdini anlatan konular, aslında şair olanın başta gelen görevlerinden birisi sayılır.
“Azaddır insan
ne zaman
harada
ne qeder
isteyir qem yesin…”
Resmiye şiirlerinde her zaman insanlığa vefadar olduğunu yansıtırken, doğma büyüme yurduna da büyük bir sevgi ve bağlılık göstermiştir. Şair kimi zaman kendisini yurduna karşı kusurlu görmüş ve Yurdunu "Vatan"ını muhatap alarak, ona karşı duymuş olduğu eksikliğini ne güzel dile getirmiştir:
“Unutduq tarixi, öten zamanı,
Unutduq torpağa tökülen qanı,
Unutduq ferqini yaxşı-yamanın,
Bağışlama bizi, Veten!”
Vatanından af ve bağış teşebbüsünde bulunan şair, milletlerin başına gelen felaketlerin yurtlarına saygılı olmamalarından kaynaklandığına bağlamış görünüyor.
Bu da Resmiye Sabir’in yurduna karşı ne kadar saygılı olduğunu ve hürmet duyduğunu yansıtmaktadır:
“Aldatdı divleri çoxbilmiş cırtdan,
Ayıra bilmedik quzunu qurddan,
Hamı candan keçdi, biz ise yurddan,
Bağışlama bizi, Veten!”
Ben şahsen Resmiye'nin bağışlama demesinde tam tersine, bir bağış ve af isteği duyuyorum. Vatanını o kadar kutsal ve mukaddes görmesi, onun uğrunda ne yaparsalar da az anlamına geliyor şairin ifadesi. Bu da kendisinin ve vatandaşlarının ülkelerinin geçirmiş oldukları kimi kritik dönemlerde daha duyarlı olmalarını istemesinden gelmektedir.
“Seni esır iken qoymuşuq darda,
Cengaver ruhumuz hardadır, harda?
Qoynuna gelmedik, of, bu bahar da,
Bağışlama bizi, Veten!”
Şair Resmiye Sabir kendi dünyasında, kimi zamanlar dertlerden şikâyet etmiştir.
İnsanların yaşamış oldukları karışık bir dünyada ister istemez ummadıkları ters rüzgârlarla da karşı karşıya kalabilirler. Şair bu gibi durumu satırları arasında ilginç bir şekilde güzelim bir melodiyle sergilemesi önce beni, sonra diğer kalem arkadaşlarımın dikkatini çekmiştir:
“Gözlerimde yaş dayanıb
Başım üste daş dayanıp
İki elim boş dayanıp
Derdimi ata bilmirem.”
Talihi de kimi zamanlar şaire yarolmamış gözüküyor. Bahtını anlatarak Resmiye, talihin karşısında ancak bir kulluk vazifesine kalkmış olduğunu ifade etmiştir.
“Bir ömürdür yol gedirem
Derdi-seri bol gedirem
Taliime qul gedirem,
Gedirem, çata bilmirem.”
Ellerinizin arasındaki bu muhteşem şiir eserini sergilerken bu edebi yeteneğin mısralar arasında, şairi tanrısına hitaben yazarak, çilelerden şikayetçi oluyor. Bazen de şair kaderinin herkesten farklı olmasını, sitemlerde bulunarak gözlerimize çarpıyor:
“Qem menim yoldaşım, keder sevgilim,
Sözle dogranıram hey dilim – dilim
Yerden ayaqlarım üzülüb, elim
Asılb semada senden, ilahi.
Yolumu göylerden yere dönderdim,
Her kelme sözünü dürre dönderdim,
Men seni milyondan bire döndedim,
sen meni ayırdın minden, İlahi.”
Resmiye Sabir gibi bir edebi yeteneğin, derin edebi denizinde yüzmek, belki de bir kaç sayfayla tamamlanan kolay bir iş olmayacaktır. Bu itibarla okuyucularımıza Resmiye Sabir’in yazmış olduğu şiirlerle başbaşa bırakıp, hangi seviye fikirleri taşadığını herkes görmüş olsun diye, güzelliğinin tadını çıkarıp eserlerin hakında kararı kendi takdirlerine bırakıyorum.
Son olarak Resmiye Sabir gibi büyük bir yeteneği insanlarımıza ulaştırmaktan büyük bir gurur duymaktayım.