NE GÜZEL BAKARDIK BİZ BİRLİKTE
Şiirin ta kendisiydi kadın
Okumasını bilene
Kimi okumasını bilmedi
Kimi de “hizmetçi” tuttu evine
Kimi kadın korktu kendinden
“İçindeki güçle yüzleşmekten” korktu
Sustu kimi kendinden
Kimi içinde susturuldu
Ağır geldi yürekli kadının başı
Taşıyamadık…
Ne çok kararttık dünyamızı kendi ellerimizle
Ne çok savaştık
Her şeyin kavgasını yapmayı öğrendik de
“Başımızı yüreğine koyup dinlemeyi” öğrenemedik
Sahi ne zaman örüldü bu “duvarlar” araya
Bu “ses geçirmeyen sessizliği” kim vurdu dudaklarımıza?
Adı konmamış bir savaştı bizimkisi
Erkek, gücünü sınıyordu o bir zamanlar “canım” dediği canın üstünde
Kadın, “canın çıksın” diyordu
Sonra ne mi oldu?
Tarlaya, çifte, çubuğa sürdük kadını
Tekstil atölyelerinin o zehir solunumlu odalarına soktuk
“Aynı işte daha az ücretle” çalıştırdık her yerde
“Çaycı bacı” oldu, “aşçı abla”
Azıcık “gideri” varsa poposuna baktık her fırsatta
Her fırsatta yüzüne vurduk her şeyi
Yemeğin tuzu ondan eksildi
Meyvenin tadı onun yüzünden bozuldu
“Asi çocuk” onun yüzünden dikti kafasını böyle
Gece yastığın kenarına uzattığımız kolumuzu “her derde deva” sandık
Geceye “karanlık gibi serilen bir örtüydü” oysa kadın
Bütün günahlarımızı örten…
Evine ekmek getirmenin derdinde olan adamı da ezdik arada
Altı ay da bir ayakkabı alamazken ayağına
Ne kadar yük varsa vurduk sırtına
Hele bir de kısılmışsa sesi
Onun yerine de biz bağırdık
“Sen bugün biraz geç gel” dedik
Kahvehane nedir bilmeyen adama
“Günüm var, arkadaşlarım gelecek”
“Dolaşma ayak altında”
Sonra ne mi oldu?
Şiirler yazıldı; olanlara, olmayanlara
Kadın, o “en ağır gelen başını” yastığa vurdu
Adam balkon balkon gezindi bir sigaranın dumanında
Ve hiç çakışmadı adamla, kadının yolları
Aynı şiirleri okudular belki aynı sokakta
Aynı gökyüzüne baktılar
Aynı anda yaktı parmaklarını sigaranın dibinde kalan o son nefes
Ama hiç karşılaşmadılar…
Ne güzeldi oysa “o yürekli başın ağırlığı altında ezilmek”
Ve o, “nasırlı ellere konmuş yanaklar” ne güzel uyanırdı sabaha
Ne güzel bakardık biz, “birlikte”
Ve ne güzel gülümserdik “bütün çiçeklerin kokusunda”
“Birbirimizin gözlerinden” bakmayı öğrenseydik
Dünyaya!..
Editör: Hamit Gözümoğlu