NASIL DA HASRET KALMIŞIZ
Zaman zaman sevinir
Sevgi dolar göz bebeklerimiz
Gülümsetirken bazen bir çocuk sesi
Dudaklarımızda sevinçli bir tebessüm
Bir ses duyduğumuzda özleme dair
Alkışlardık avuçlarımız acırcasına
Zaman zaman üzülürdük
Bir çocuk ağlamasında birleşip
Gözyaşları bulut olurdu gözlerimizde
Dökülmeye hazır
Nasıl da hasret kalmışız
Çat kapı tıklamalarına
Geniş ayvanlı avlularda gezinen ayak seslerine
Ayaküstü komşu sohbetlerine
Gürül gürül yanan bir sobanın ateşine
Bacalardan uzayıp giden simsiyah dumanlara
Nasıl da hasret kalmışız
Anaların gelinlerin kızların
En güzel sofraları kurma telaşlarına
Mis gibi yemek kokularına
Özlemle, özenle oturulan bereketli sofralara
Dolup dolup boşalan tabaklardan
Duyulan çatal, kaşık seslerine
Şen kahkahalara
Şükür dualarına
Nasıl da hasret kalmışız
Kıpır kıpır heyecanla hazırlanılan bayram sabahlarına
En güzel kokuları sürüp sürüştürerek
Özenle giyinip kuşanmalara
Bayram namazı koşuşturmalarına
Büyüklerin sevgi sözcükleriyle
Kapışılan bayram şekerlerine
Bakmaya hasret kalmışız sevincin gözlerine
Nasıl da hasret kalmışız
Tüm küslüklerin unutulduğu
Sevinçlerde birleşilen eski günlere
Çifte davullarla kurulan
Komşu köylerin de davet edildiği
Meydanlarda ateşlerin yakılıp
Halayların, sinsinlerin, çiftetellilerin oynandığı
Köy düğünlerine
Meğer ne çok özlem toplamışız
Yılların birikimi
Yaşanmışlık dolu günlerden
Çocukluğumuza dair ne varsa içimizde
Gözlerimin önünden geçerken bir bir
Dünyanın tadı tuzu güzel sözcüklerl