DENEME
Giriş Tarihi : 23-03-2023 21:09   Güncelleme : 23-03-2023 21:32

Nardugan’dan Zemheri’ye!

Yazan: Hüseyin Uyar -NARDUGAN'DAN ZEMHERİ'YE!

Nardugan’dan Zemheri’ye!

NARDUGAN'DAN ZEMHERİ'YE!

Bahar geldi… 
Bütün kötülüklere ve afetlere rağmen yine geldi. Neyse ki bu döngü henüz bozulmadı.

Çiçekler açacak, toprak uyanacak ve sadece insan değil, dünya henüz tanımlayamadığımız üstelik de ölçemediğimiz güzel bir enerji ile dolacak. Günümüzde zayıflamış olsa da kadim atalar kültürümüzden gelen geleneklerin bir kısmını bu güzel topraklarda yine göreceğiz.

Ayrıca her yıl olduğu gibi dünya çapında halklar tarafından da ‘bahar bayramı’ olarak kutlamalar yapılacağına şahit olacağız.

Elbette atalarımızın kadim kültürü ve dünya mirasına yaptığı katkılar saygımızı fazlasıyla hak etmektedir. Mevsim döngülerine uygun yaşam tarzları, astronomi, teoloji bilgileri ve doğaya duydukları muazzam saygı, bugün bile bizlere örnek olacak seviyede olmuştur.

Bilinen tarih içinde, atalarımızın Orta Asya’dan, Avrupa’nın batısına ve Afrika coğrafyasına  yaptıkları yolculukta, kendi kadim kültürlerini taşımış ve aynı zamanda bulundukları bölgenin var olan kültürlerinden de etkilenmiş olduklarını anlıyoruz.

Örneğin günümüz Anadolu coğrafyasında bazı geleneklerin şaman kültüründen geldiğini görmekteyiz. İlgilenenler için, açık kaynaklarda fazlası ile araştırma bulunmaktadır, diyerek ayrıntıları tarihçilere bırakalım.

Doğanın en güzel hediyelerinden biri olan bahar mevsimi gelmeden önceki kış mevsimi, atalar kültürümüz üzerinde oldukça etkili olmuştur. Altay dağ eteklerindeki Türk soylarının bu zor coğrafyada ürettikleri çok zengin kültüre kısaca göz atalım. 

21 Aralık … Gündüzün geceye galip gelmeye başladığı an…

Kadim Türk inanç ve kültürüne göre dünyanın tam ortasında Akçam ağacı vardı ve bunun aynı zamanda hayat ağacı olduğuna inanılırdı.

Bu sebeple, Orta Asya’da yetişen Akçam ağacının, atalarımız için kutsiyeti bulunmaktaydı. Hatta atalarımızın 21 Aralık akşamı Akçam ağacı altında şarkılar söyleyip kutlama yaptıkları bilinmektedir. Tanrı Ülgen’e teşekkür bağlamında yapılan bu kutlamalarda Akçam’ın dallarına dilekler asılırdı, altına da hediyeler konulurdu. 

Gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gündüz, geceyi yenmiş yani Güneş zafer kazanmış olurdu. Zira gecenin karanlık ve kötü, gündüzün ise aydınlık ve iyi olduğuna inanılırdı.

Tabiatın bu olağan döngüsünü, Nar (Güneş), dugan (doğan) yani yeniden doğuş anlamında  ‘Nardugan Bayramı’ olarak kutlamışlardır. Türk boylarında bazı başka isimler olsa da kutlamalar benzer şekillerde yapılmıştır.

Zemheri ayı… Kara kış…

Dilimize oldukça aşına ve edebiyatımızda sıkça kullanılan bir kelime. Arapça kış anlamına  gelen ‘zem’ ile Farsça uğultu anlamındaki ‘harir’ kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuştur. 

‘Zemheri’ denilen bu dönem, kışın en soğuk zamanı anlamına gelmektedir. ‘Zemheri ayı’ 
denmesine rağmen, aslında 22 Aralık’tan, 30 Ocak’a kadar süren 40 günlük bir süreçtir.

Günümüzde, meteorolojik bir kavram olmaktan ziyade, yazılı ve sözel kültürümüzde fazlasıyla yer bulan zengin içerikli edebî bir kavram olarak kullanmaktayız…

…Ve bir öneri!
Dönemin ruhuna uygun olarak, atalarımızdan bize ulaşan bu çok zengin kültürü layıkıyla 
gelecek nesillere taşımak için esaslı içerikler üretmek gerektiğini düşünmekteyiz.

Bu amaçla başta devletimiz himayesinde ve diğer Türk devletlerinin de katkısıyla, 21 Aralık “Nardugan Bayramı” ile başlayan ve devamında Zemheri ayını birleştirerek, kültürel bir festival dönemi hazırlamak ne de güzel olurdu.

Beşerî Türk coğrafyasının özünde var olduğuna inandığımız, bilgelik, erdemlilik, ahlak ve  doğaya saygı olgularının, her ne kadar etkileşimde bulunduğu başka kültürler ile biraz değişim göstermiş olsa da, önerdiğimiz böyle bir ‘kültür festivali’ aracılığıyla özüne yaklaşacağını ve gelecek kuşaklara aktarılacağını düşünmekteyiz.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi