KURŞUNİ GECE
Kurşuni gecelerde,
Çözülür mü bilmem paslı yüreğim?
Uyandım aniden derin uykumdan,
Bir bilge dolaşıyordu kanımda,
Yürüyordum yalınayak yollarda,
Gölgem sırtlamış tüm ‘ah’larımı,
Bir güvercin penceremde,
Bir uzak diyar,
Hiç görmediğim,
Bilmediğim bir memleket,
Nur yüzlü bir kadın
Okşuyordu başımı...
"Hayra yormak gerek"
derdi rahmetli babam,
"Abdestle yıkamak en güzel rüyaları"
Nihayet bir minnet,
Şükür secdesi belki,
Bir imza kör kuyulara...
Dua doğurur bir ana,
Rahmet yağar göklerden,
Dirilir ölü ruhlar,
Can çekişirken gece
Siyah cılız,
Ateş güle döner,
İbrahim belirir maveralardan,
Sislerin ardında görünür suret,
Giyince şükür mintanını
Zemzemle yıkanır su,
Kendine benzer nihayet insan,
En yalın. en üryan...
Bir aciz kul "konuşur Yaradan’la
Sıyrılıp benliğinden goncagüller devşirir,
görür "Firdevs'i"
Yeşiller,
Maviler,
Kırmızılar,
Sarılar,
Hepsi gönül dağında...
Beyazlar kıskanır aynadaki sureti...
Seksek oynarken,
yıllarla bir ihtiyar çocuk,
Oturup kuytusuna acizliğinin,
Sobeler nihayet ömür denen davayı...
Eller semada,
Mavidir gözyaşı,
İki damla hüzne sarılır dua,
Nur yüzlü alınlar!
Seccadenin bağrında,
Yeniden doğar insan,
Sabah kapısını açar nihayet!