SİNEMA / TİYATRO
Giriş Tarihi : 14-07-2024 20:57

Küreden Yansıyanlar / Nevin Bahtışen

Yazan: Nevin Bahtışen -KÜREDEN YANSIYANLAR

Küreden Yansıyanlar / Nevin Bahtışen

KÜREDEN YANSIYANLAR

KARAKTERLER

Yusuf - Başkan
Vahap - Başkanın oğlu
Itır - Vahap’ın sevgilisi
İdris - Başkanın yardımcısı
Kerim - Başkanın arkadaşı
İnci - Başkanın Arkadaşı Kerim’in kızı
Ali - Başkanın kapıcısı
Alya - Medyum
Bülbül - Deli
Kazım - Orman korucusu

(Cüce Gezegen Orcus’un Başkanı Yusuf ve oğlu Vahap sahneye girer.)

Yusuf:
- Sevgili oğlum; ben artık yaşlanıyorum, bütün bu işleri senin devralman lazım. Bu ülkeyi yönetmek kolay mı? Düzenli bir hayata sahip olman gerekiyor.

Vahap:
- Canım babacığım, siz daha çok gençsiniz. Ben sayenizde düzenli bir hayat yaşıyorum. Ülkemizi gönlünüzce yönetin, beni merak etmeyin.
(Vahap, çıkar ve İdris girer)

İdris:
- Başkanım, biraz endişeli görünüyorsunuz; şey! Size bir şey söylemeliyim. Duyacağınız şey canınızı biraz daha sıkabilir; kusura bakmayın!

Yusuf:
- Söyle bakalım! Canımı biraz daha sıkacak şey neymiş? Bakma öyle! Her neyse söyle, sanırım eninde sonunda öğreneceğim bir şey. Artık her şey yolunda gitsin, Tanrım!

Kerim (girer):
- Yusuf dostum! Görüşmeyeli çok oldu. Oğlun Vahap büyümüştür, sanırım yakışıklılığını senden almıştır. Vahap, evlenme çağına gelmiştir. Benim kızım İnci’den iki yaş büyüktü. İnci de burada.
(İnci, girer,)

Yusuf:
- Hoş geldin kızım. İnci de büyümüş, güzel kız olmuş. Annesizlik üzüyordur sanırım. Kendi yuvasını kurmak iyi gelecektir. Vahap’ta annesinin yokluğuna kederleniyor. Onaylamayacağım bir kızla evlenecek diye en büyük korkum.

Kerim, sen de münasip görürsen Vahap ve İnci’yi evlendirelim. Boy boy torunlarımız olsun.

Vahap:
- Sevgilim gözlerim yolda kaldı, gelmeyeceğinden korkmaya başladım. Seni ölesiye özledim. Bir gül getirdim, izin ver saçına takayım. Bu nasıl sevda anlamıyorum, gökyüzündeki yıldızları bir nefeste önüne sereyim.

Itır:
- Ah sevgilim! Ben ne çok şanslıyım, senin sevgine sahibim. Senin getirdiğin bir gül yeter bana, bırak yıldızlar gökyüzünden ışıklarını sunsun bize. Sana kavuşasıya kadar ki zaman aylar, yıllar gibi hissettim. Güçlü kollarınla sar beni, yeter.

İdris:
- Başkanım konuşmamız yarım kalmıştı. Öncelikle, Kerim Bey; varlıklı ve üst sınıfa mensup olarak sizinle dünür olabilir. Ya Vahap! Kerim Bey’in kızı İnci’yi beğenir mi?

Söylemek istediğim de buydu; korkarım ki oğlunuzun bir sevdiği var. Duyduğumda inanamadım, orman korucusu Kazım, götürüp gösterdi. Nasıl vazgeçirirsiniz Vahap Bey’i bilmiyorum. Kız dünyalar güzeli, bu kızdan sonra İnci’yi eş olarak görmek isteyeceğini sanmam.
Hayal kırıklığına uğradığınızı anlıyorum, korkarım renginiz attı. Biraz dinlenin, bir bardak su için lütfen.

Ali:
- Buyrun başkanım, sizi dinlemek isterim ama önce size bir şey söylemeliyim. Bülbül, biraz deli ve meczup bir kişidir. Boş boş sokaklarda dolaşırken insanların kulaklarına yönetimin zayıflığından, sokakların temizlenmediğinden ve ne kadar pis olduğundan bahsedermiş. Gelirlerin azlığından, geçim sıkıntısından dem vuruyormuş. Benim anlayamadığım, deli haliyle nasıl bunları düşünebilmiş.

Yusuf:
- Bırak şu nankörleri; onları hiç bir zaman doyurmadım ki şimdi duyurabileyim.

Duyduğuma göre Vahap’ın bir sevgilisi varmış. Ama ben oğlumu Kerim’in kızı İnci ile evlendirmek istiyorum. Bana hemen medyum Alya’yı getir. Oğlum Vahap’ı o kızın elinden kurtulmalıyım. (Ali çıkar ve Kazım sahneye girer)

Kazım:
- Ben ormanları gezerim. Ormanı korurum, uçan kuştan haberim olur. Bir gün yolum çağlayana düştü. Vahap ve sevgilisi yüzüyordu. Görünmeden takip ettim. Sevdaları için ölümüne yeminler ediyorlardı. Aslında konuşmalarına bile gerek yoktu, gözleri bütün sevdalarını anlatıyordu.

Vahap:
- Benim güzel meleğim, seninle hayat her daim cennet bana. Sen yanımda olduğunda mutluluğum tas tamam. Keşke bir bülbül gibi anlatabilsem sevgimi, konardım saçlarının tellerine.

Itır:
- Sen konuşma yeter, ağlamaklı oluyorum! Sevgilim sen bana cenneti vadediyorsun. Babana açıklamalısın sevgimizi. Hep böyle ay ışığı altında aşk sarhoşluğuyla yaşayamayız. Yuva kurup ikimizden güzel bebekler olmalı.

Vahap:
- Ben kendi kederimde boğuluyorum, sana derdimi nasıl anlatayım. Babam beni evlendirmek istermiş, Kerim amcanın kızı İnci ile. Ben sevmem o kızı, evlenip almam yatağıma. Bu dertten nasıl kurtulurum, Allah’ım bana bir çıkış yolu göster, ikimizin evliliğini kabul ettireyim.

Bülbül görmüş ikimizi, çok yakıştırmış sen ile beni. Gökyüzünü kaplayan yıldızlar, gecemizi aydınlatan ay! Ne yapmalıyım ki babamı kırmadan bu işten kurtulmalıyım.

Yakamozlar oynaşıyor suyun üzerinde. Ay şahidim olsun seni nasıl sevdiğime. Lal oluyor dilim, kelimeler yetersiz, senin güzelliğini anlatmaya. Artık kavuşma zamanı, unutulmaz bir düğünle evlenmeliyiz.

Yusuf:
- Gel bakalım Alya. Derdim büyük, senden hemen bir derman bekliyorum. Oğlum Vahap, soyu sopu bilinmeyen bir kıza aşık olmuş. Ay ışığının altında bir birlerine aşklarını ilan edip, evlenmeye yemin ediyormuşlar. Onları derhal bir birlerinden ayır. Gerekirse bir birlerinden nefret edecek bir büyü yap. Oğlumu, arkadaşım Kerim’in kızı İnci ile evlendirmek istiyorum; sorumsuz davranıp benim sözümü dinlemeyi kabul eder. O kürede neler görüyorsun da yüzünü öyle ekşitip duruyorsun.

Alya:
- Başkanım gördüğünüz gibi küreyi tekrar tekrar çeviriyorum. Vahap’la İnci’nin yolları kesişmiyor. Oğlunuz Vahap’ın dengi olarak sevdiği kız görünüyor. İnci zenginlik kurbanı olmuş, şımarık ve zavallı bir kız. Oğlunuzun arkadaşı çok güzel, hayat dolu ve Vahap’ın dengi görünüyor. Hayırlı nesilleriniz devam edecek bu kızla. Size boy boy torunlar veriyor. Oğlunuz Vahap’ı da düşünün; her şey para pul değil.

Aa işte! El ele düğün yapacakları yere gidiyorlar. Muhteşem bir manzara! Ormanın içinde güneş ışınları ile cennete çevirmiş. Hayat bu gençleri destekliyor.

Sanki bir ressamın elinden çıkmış bir tablo gibi. Olduğu gibi manzara suya yansımış, dingin dingin düğün gününü bekliyor. Kararsız davranmanıza gerek yok başkanım. Torunlarınız oğlunuz Vahap ve Itır’dan görünüyor.

Yusuf:
- Ya sen ne diyorsun! Ben seni bir yol bulup her şeyi düzeltmen için çağırdım. Sen beni ikna etmeye çalışıyorsun. Yani diyorsun ki, oğlum Vahap ve sevdiği kız evlenirse her şey daha güzel olacak.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi