KEMİKTEN AĞAÇLARA UMUT
Kemiklerinden tanıyoruz sonbaharda ağaçları
Soğulcan kusuyor eylül
Köklerde yaygın bir maraz.
İştahlanıyor şadırvan bekçisi kuşlar.
Kubbeler küçülüp eğiliyor gölgesine
Kil rengi iç çamaşırları oluyor bu mevsim, ateş böceklerinin.
Kendi köşesine çekilip yırtınmaktadır beyaz
Sonra aylar geçiyor aylak aylak bir çırpıda
Soğulcan doğuruyor nisan,
Tomurcuklar türevleniyor aşkta
Asılıyor minarelere ayetten mahyalar,
İşte şimdi benzemiyor içlikler kefene.
Bir öksürükle artık kesilmiyor tekerlemeler,
Cinaslı ve kesik maniler yankıyor vakte,
Rezervasyonları tek tek iptal ediliyor ağıtçıların.
Ağızlanıyor hayat, kıpırdamadan duruyor ahbap mezar kazıcılar,
Şımarık nefesler solunmakta her bir yerde ,
Kalp vuruşları şeddeli .
Gülüşle ağlayışı cezm ediyor alındaki çizgiler.
Dört elif miktarı diriliyoruz kabirlerde.
Çıkıp çıkıp oyuklardan,
Kutlama yapıyor yetim kertenkeleler ,hayat öncesi,
Şükür merasiminde pürüzsüz elöpenler,
Açılıyor dualarla devinim perdesi.
Mavi oluyor pek bir mavi oluyor gece yarımında
Umut taşıyan marşandiz,
Tüy taşıyan vagonlar ...
Raylar denize döşeniyor , bu bir mühendislik harikası
Kemikleri deriyle örtülüyor tekrar ağaçların.