İNTİHARIN YASI
Gök kubbeye basınca hisli karanlık
Parlayan ay aralığından göz kırpar sadık bir yalnızlık
İzbe bir köşede
Ruhumu teslim ederken geceye vuran hayaline
Bir kalp ağrısıdır beklenti
Karanlıkta açılan kapılar önünde
Ve umudu bağlamaksa birine
Sevinçleri asmaktır kursaktaki ipliğe
Sallanır durur
Derin bir boşluğun gölgesinde
Boğmaca gibi yapışıp durur ömrüme
Batarken kursağa kancası
Bu mülevves vaktin çekerken kahrını
Şaha kalkmış acılar öper yalnızlığımın şah damarını
Geçerken günler gri ve melankoli
Pervasız sözlerini
Ketum sevgini ıslah etmeye çalışıyorum
Yıldız yıldız yağarken anılar üzerime
Soğuk duş etkisinde
Ve ne zaman alsam kalemi elime dert kusar
Düşerken suretin yaslı kalemin gölgesine
Sensizliğin uykusunda aşk
Hüzzamlı bir melodinin ninnisinde
Acının renginde rüyalar
Ayrılık vuslata erene kadar
Aşkımız ebkem bir zemheride göç mevsimi
Ayazı vurur durur zamana akislenen hakikati
Koyu iri yutacak gibi
Yankılanır hisli gecenin derinliklerine şavkı
Çatır çatır yanıp korlaşan ciğer yangını
Hayalinle mayalanırken özlemin
Cıngarın sımsıkı çıkısında intiharın yası
Sensizlik ölüm tırtıklaması
Gök kubbeye basınca hisli karanlık
Etimi parçalayan yalnızlığın pençesinde
Düşerken çığ gibi düşler
Ve büyürken çığ gibi hayalin
Uslanmaz vakitlerde içimde artçı acılar depreşirken
Patavatsızdır için için ölümler
Bahtımın bağrı kapalı
Tutmadı ahdimizin mayası
Etimi burandır bu hakikat maşası
Sensizlik ölüm tırtıklaması
Ve sensizlik şuursuz bir intiharın yası