İNSANCA YAŞAMAK
İnsanca yaşamalı insan,
Gerçekten yaşamak...
Konuşmadan anlayabilmek
En derin suskunlukları,
Sevmek, sevilmek işte,
Yüreğin ellerinde
Kuytusunda dolanmak katmerli duyguların.
İnsanca yaşamak işte,
Bir kutlu dava uğruna ölmek belki de...
Ardında tertemiz,
Henüz kirlenmemiş anılar,
İhtiyar zamanlarda bir çocuk,
Masmavi gülümsemelerle tutunmalı hayata,
Hep yaşamalı,
Hiç ölmemeli çocuklar...
İzi kalır yüreğinde,
Nice eylüller saklanır kim bilir gözyaşlarında,
Sevmeli yine de
Goncagüller açmalı sevdiceğin gülerken.
Bir başka sevmeli insan;
Kediyi,
Gülü.
Ancak incitmemek gülleri,
Denizi,
Bayrağı,
Memleketi,
Bir kadını...
Başka sevmeli işte,
Yanmak ,
Kavrulmak,
Kırmızıdan sıcak,
Kırmızılar kıskanmalı buselerini,
Zirvesi Himalayaların,
Mavinin,
Yeşilin her tonu onda,
Hırçın,
Uçuk kaçık bir sevda,
Mahkumu olmalısın firari duyguların...
Ama çayı illa ki,
Karşında devasa bir yürek,
Anılar uyanırken uykudan
Durmalı,
Pas tutmalı zaman,
Sen çay dökmelisin fincana,
Dostun içini sana...
Dedim ya insanca yaşamalı insan,
Sevmeli, sevilmeli,
Yoksa nasıl olunur insan?
At bakalım sevgiyi, vicdan, merhameti.
Ne kalır geride etten kemikten gayrı!