BİRİLERİ HÜZÜNLENDİ Mİ BU KAYBOLUŞLARA?
Edebiyatımızın duayen isimlerinden Hilmi Yavuz, Truva Edebiyat Dergisi'ndeki köşesindeki yazısında savaş, çocuk ve masumiyeti yazdı.
****
Gelin Görün, Sokaklar Kan...’
Ne zaman ve nerede bir savaştan sözedildiğini duysam, Pablo Neruda’nın, ‘Açıklayalım’ şiiri, o şiirin belirli dizeleri düşer belleğime:’Gelin görün,sokaklar kan/Gelin,görün/Sokaklar kan/Gelin,görün kanı/Sokaklar boyunca akan...’
Neruda’nın İspanyol İç Savaşı’nı anlatan şiiridir bu:Madrid’de, şehrin sokaklarından akan çocuk kanlarını,’yaralı İspanya’yı’, ‘İspanya’nın her yarasından fışkıran İspanya’yı dilegetirdiği o şiir. Aslında, sadece İspanya’nın değil, savaşan her ülkenin sokaklarını anlatır. Hiç fark etmez gerçekten: Madrid mi, Varşova mı, Stalingrad mi,Hiroşima mı Hanoi mi, Bağdat mı, yoksa Kiev mi? Hiç farketmez! Sokaklardan akan, daima çocukların kanlarıdır. Lekesiz, saf ve temiz yüzleriyle İspanyol, Polonyalı, Rus, Japon, Vietnamlı, Urak’lı ya da Ukrayna’lı çocukların. Hiç farketmez!
Hangi bedel, hangi karşılık, hangi lütuf, o lekesiz ,saf ve temiz yüzüyle ,ne olup bittiğini anlamadan ölen çocuğun, ‘sokaklar boyunca akan’ kanını temizleyebilir ki? Hangi pazarlık, sessiz ve upuzun yatan ölülerin, ve onların başucunda ağıt yakan anaların, eşlerin, çocukların ,orada öylece terkedilmişliklerini meşru gösterebilir ki? Nasıl söylüyordu Neruda, Lorca’nın öldürülmesinin ardından yaktığı ağıtta: ‘Yıldızlar,sonu olmayan bir nehirde/ Camlarda ağlamalar vardır./ Gözyaşları kapı eşiklerini eskitir;/ Odalar sırıl sıklam olur gözyaşlarından/Dalgalar gibi gelir vurur kilimlere...’
Birileri aldırdı mı bu yakarışlara? Hayır, hiç farketmedi...
Yazının devamını okumak için...
Admin