ANI
Giriş Tarihi : 21-01-2023 17:36

Hayallerimin Peşinde

Yazan: Hakkı Yıldıran -HAYALLERİMİN PEŞİNDE

Hayallerimin Peşinde

HAYALLERİMİN PEŞİNDE

Dile kolay! Otuzdört yıl öncesi tam bu gün ilk defa Avusturya’ya gitme hayaliyle arkadaşım Cumhur'la Gölhisar’dan yola koyulduk. Aynı gün İstanbul'a geldik. 
Mahallemizden aynı zamanda  Cumhur'gilin de komşusu Mustafa Ali dayının oğlu Mehmet abiyi bulmak ilk işimiz oldu.

İkimizinde ilk defa geldiğimiz İstanbul’da ne bir yer bilmiyorduk ne de bir iz…Mehmet abiyle telefonlaşıp, sanıyorum bulunduğumuz yeri söylemiş, aynı yerde buluşmuştuk. Hiç unutmam Mehmet abi sağolsun o gün bize önayak olmuş, elinden ne geldiyse ardına koymamıştı. 

Mehmet abi bizi ilk önce yurtdışına bilet satan bir yazıhaneye götürdü. Cumhur tedarikli gelmişti. Ben ise tedariksiz. Bu durumumuz biletçide hemen gün yüzüne çıkıvermişti. Avusturya'ya gidiş dönüş bileti almamızın kendi yararımıza olacağı söyledi. Ben yanımda yeterli param olmadığı için gidiş dönüş bileti almak istemiyordum. Tek yöne bir bilet alıp bir miktar param kalsın istiyordum. Cebimdekiyle vardığım yerde bir kaç gün idare edebileyim. Evdeki hesap daha yolun başı sayılabilecek İstanbul’da uymamış, mecbur kalmıştım gidiş dönüş bileti almaya. 

“Vay anasına! Demek öyle haa” diye sesli mırıldanmış, umutsuzluğa kapıldığım her halimden belli olmuştu zahir.

Bozuk paralar dahil hepsini masanın üstüne saydığımızda on bin lira eksik kalınca yazıhaneci; " O da bizden oluversin." demiş, yüzümdeki umutsuzluk anında umuda dönüvermişti. Sevindim.

Bileti almıştık almasına da uçuşumuz bir gün sonrayaydı. Onun için bir gün İstanbul’da kalmamız gerekiyordu. Acaba o işi nasıl hallettik, parasız pulsuz nerede geçirdik o günü? Bilmiyorum. Büyük bir ihtimalle ya Cumhur yardım etmişti ya da Mehmet abi.

Ertesi gün olmuştu. Mehmet abi bizi kaldığımız otelden alıp kendi arabasıyla hava alanına götürmüş, son ana kadar yanımızda olmuştu. 

Ömrümde ilk defa uçağa binecektim ve cebimde metelik bile yoktu, iyi mi? Üstelik yurtdışına, hiç bilmediğim başka ülkeye beş parasız…

Hey gidi günler! Gelde şimdi bunları kolayca anlat! Hiç yaşanmamış gibi öylece…

Uçağa binmiştik. Uçuş başlamıştı. Havalandıktan biraz sonra hostesler gazete dağıtıyordu. Ben de bir gazete almıştım. Gazeteyi karıştırmaya arkasındaki spor sayfasından başlamıştım. 

Gözüme ilk ilişen, bir gün önce biz İstanbul sokaklarında züğürt gezerken Samsunspor kulübü otobüsünün deplasmana gitmek için çıktığı yolda kaza yaptığını ve ölenlerin olduğunu okuyunca üzüldüm.

Uçakta; Trabzon'lu olduğunu düşündüğüm bir aile önümüzde ya da arkamızda oturuyordu. 

Kendisine; “Abi durum böyle, böyle..." dedik. “Sen dil biliyorsundur, kapıda bir şey sorarlarsa bize, ne olur yardımcı olabilir misin?" diye de ekledik.

İsmini dahi bilmediğimiz o abi “Tamam! Elimden geldiği kadar yardımcı olurum." dedi.  Sağolsun, oldu da...

Meteliksiz Viyana'ya inmiştik.

O zaman için şeytan benim aklıma neyi kumanda ediyorsa, onu yapıyordum. 

Siz ona ister delilik, ister iyi cesaret vallaha deyin. Ne derseniz deyin.

Bizi Avusturya hava alanında Cumhur'un abisi yanında bir Alman kadınla karşıladılar. Bir aksilik olursa, öğrenci olduğumuzu, yanlarında misağfir edeceklerini söyleyeceklerdi güya…

Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmemiş, gümrükten sorunsuz geçmiştik.

1989'un 21 Ocak günüydü. Hava buz gibiydi. Bizi hava alanından almaya gelenlerin arabasına doluştuk ve kısa sürede Viyana’ya bir Türk kahvesine geldik. İçerideki sobanın yanına oturup biraz ısındık. 

Çok geçmemişti aradan. Belki birisi telefon etmiş olacak… Amcamın oğlu Yakup sanki hızır gibi bulundu geldi. Nereden duydu, ne etti bilmiyorum. 

Onunla bu konu hakkında daha önce hiç görüşüp anlaşmamıştık. 

Allah yüzüme bakacak ya; amcamın oğlu Yakup abim o gün elimden bir tuttu, ben  adam oluncaya kadar elimi hiç bir daha bırakmadı. Karısı Hatice yengem de…

Çoook ekmeklerini yedim.
Ne etsem haklarını ödeyemem.

Benim işlerim:
Türk milli takımının son Avrupa şampiyonası öncesinde beş olasılığın beşininde aynı anda olaması olasılığın oluşu ve takımımızın bu sayede son anda şampiyonaya katılması işi gibi oldu. 

Dahası bütün işlerim en baştan: Otuzdört yıl önce evimizden çıkarken şu gördüğünüz duvarda asılı aynamıza son bir bakıp "Allahısmarladık." dedikten bu güne kadarki olasılıkların hepsini hesaba katacak olursak, bilmem kaç olasılık denk geldi de ben  bu günlere geldim, bilmiyorum. 

Olsa olsa anamın duâsıdır.

Allah’ıma şükür.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi