HAVA VE BEN
Bugün hava bulanık. Akşamdan kalan perde yarı inik camda. Gri gökyüzünün altında insansız gibi sessiz, hareketsiz evler… Hepsi bulanık havanın etkisinde sanki. Gökyüzü henüz ne yapacağına karar vermemiş ağır durgunlukta. Yeryüzü onu sessiz, suskun bekliyor. Bir karar çıkacak da yakın mı uzak mı belli değil.
Kendi iç dünyama bakıyorum; uzun yoldan gelmiş, çok yer görmüş, çok insanla karşılaşmış, bir yoğunluğun içinden çıkmış olmanın tatlı bir yorgunluğu var içimde. Yorgunluk bile denmez. Ulaşmak istediği yerde olmanın huzur meltemleri esiyor yüreğimde. İçinden geçtiğim bahçelerin, yüreğime bıraktığı güzellikler, kokladığım çiçeklerin burnuma yerleşen kokuları ve gözlerimin gördüğü karadan beyaza bütün renk cümbüşü…
Hepsi yaşanmaya değerdi, güzeldi ve beni ben yaptı. Ama biraz dinlenip devam etmek istiyorum. Çünkü çok eksiğim var. Yol kısa gibi görünüyorsa da tamamlanabilirim diye düşünüyorum. Bu kısa yolda kimbilir daha ne sürprizler var. Ve ben bunlara açığım, hazırım. Daha önce hayatı bu kadar kucaklamak istemiş miydim? O kadar telaşlıydım ki farkına varamamışım. İçimden tebessüm etmek geliyor her şeye… Tuhaf. Gülmeye bile vaktim mi olmamış, yoksa gülmeyi becerememiş miyim? Herkes, "asık suratlı" diyor bana… Ne yapalım desinler. Onlar benim içimdeki dünyaya bakamıyorlar ki. Bakanlarımda çok canım, onlar da yeter.
Ne diyordum? Evet, hava bulanık ama bu bulanık hava beni kendimle daha çok baş başa bıraktı. İç dünyamda ne çok gezindim. Sonuç olarak hep güzel şeyler istemişim. İstemediklerim var mıydı, elbette vardı. Hemde bir hayli… Sonuçta onlar benim değildi, bana ait olmadı. Zamanın karanlık boşluğuna attım.. gitti…
Şimdi bundan sonraki yolculuğumda, kendimi yaşamın sürprizlerine bıraktım. Hayatın bana, benden daha güzel projeler hazırlayacağını biliyorum. Artık yaşamın hazır projelerinde imzam olacak. Geçenlerde bana değerli bir şair dostum sordu: "Geleceğe dair yapmak istedikleriniz, projeleriniz var mı?" Yukarıda cevabımı verdim sanıyorum. Önce yarımlarımı tamamlamak istiyorum, sonra da hayat önüme ne koyarsa…
Hava dedim, beni nerelere götürdü. Demek istiyorum ki: Hava ne olursa olsun, yaşamı seven için çok fazla bir şey değişmez. Hep umut vardır, sevgi vardır, önünde güzel havalar, sürprizler vardır. Hava karardı diye karalar bağlamanın anlamı yok. Bulutlar dağılacak, karanlık hava aydınlanacaktır. O bizim işimiz değil. Yeter ki bizim iç dünyamızda iklim bozulmasın, ilkbaharlar uzun sürsün, gönlümüzün çiçekleri solmasın. Yüreğimizde hep yaşam sevincinin rüzgarları, meltemleri dolaşsın…
Haydi dostlarım, siz de iç dünyanıza, geçmişinize bir yolculuk yapın şimdi. Güzel olanları, içinizi tatlı heyecanlarla titreten duygularınızı tekrar yaşayın. Herkeste olan sıkıntılı şeyler de vardır doğal olarak. Atın onları zamanın karanlık boşluğuna. Verin başınızı yaşam sevincinin tatlı rüzgarlarına ya da takın bir kenara deneyim olarak belki bir gün biri için gerekebilir öğüt kabilinden kullanırsınız. Daha çok yarım işleriniz tamamlanacak projeleriniz var bu güzel yaşamda. Her şey yoluna girer bir gün. Ama yaşam biterse her şey biter, unutmayın. bitmeden kucaklayın yaşamı, insanları, hayvanları, tüm doğayı… Yaşamın tekrarı yok biliyorsunuz…