GÜLAY /1
Her gün yıllarca tenini düşledim
ötekilerle doluydu günlerim
seni düşünme saatlerimi sabırla
ve sabrın uzağında bekledim.
Seni bekledim
Dicle’ye uzun ve esmer bir hayretle baktım
Haşim’le.
Bekledim,
Bir ruh gibi esti Âşık
Kızılırmak bağrında Veysel’le.
Meriç kenarında
Heybetle bağdaş kurdu da
Sinan’la Selimiye
Kederlendiler beni bekletişinle.
Topladım bana bıraktıklarını
sakladım
çoğalttım bana kalanlarını
her birinden
bir yeni kadın,
ve bambaşka bir aşk yarattım.
Sızdı
sızmayasıca gerçekler
Düşlere
sızladı bildiklerim
bilmek için beklediklerim
ağrıdı gördüklerim
ve henüz görmediklerim
bir anlama noktasıydı
etime bastım aklımı ağrıtanları
bir raptiye parıltısı yığıldı
umduklarım
anlattıklarımdı.
Her gün bir kirpiğini sevdim
nakış nakış
harf harf
Öyküledim bir kirpiğini.
Öyle çok bekledim
Aklımda kalan seslerini
ellerini özledim
ellerini herkesten sakladım
ben toprağı yıllardır
ellerinle anladım
seni ve her yerini
seni ve gizlerini beklemeye
hep topraktan başladım.
Senden sonra
çok anladım
çok anlattım
ölçüden ve uyaktan
ve güzelliğindeki kimyandan uzaklaştım
Ama hiç kopmadım.
Senden sonra
kum güzeli çöllerde
yıldızsız gecelerce
yolsuz
ve kervansız kaldım
kumların renginde
ellerini anladım
anladım da
yaratanla
çağlar boyu baş başa kaldım.
Doyum vardı senden sonra
Doyumsuzluk vardı
Buğday esmeri boynun
ve omuzların vardı
bir yeni telaştı sesin hep bana
varlığı tartışmalı
beklemek vardı
bir de olumsuzu, olmazı
karşıtı vardı.
Evvel vardı
zaman vardı
kalbur ve saman vardı
bir nice yapamadığım vardı
masalsız bitişler
öykü gerçeğine sürüklenişler vardı.
Sen vardın
aklıma kapandığım odalarda
erken sabahlarda.
Sen gerçekten var mıydın?
Ama senden bir şeyler vardı
seninle beraber toprak vardı
anlattı aşkı
ve varlığı
anlattı insan yalanlarını
anlattı
aslında hep yalan olan insanları
aramayı
ve her seferinde bulanmayı kuşkuya.
Toprak sendeydi
sen
topraktın
ölü ve
ve anlaşılmaz bir şekilde canlı.
seni bulmaya
azdan aza
ama sürekli senin olmaya
hep topraktan başladım.
Senden sonra değil
sonran yoktu ve bir türlü olmuyordu
sen olmadığında
kendine çelişkin özneler
ve çapraz eylemler vardı.
Sen olmadığında
Takvimin bir yerinde kaybetmek
Bir büyük kaçınılmazdı.
Sen olmadığında
Su da üşüdü
Durdu tarih
Anlatılmayana dönüştü.
Sen olmadığında
Yüklemin zamanı geçti
Öznenin tanımı değişti
Olmadığında
Gerçekler devrikleşti
Ve hiç kimsesi olmayan dizelerime
Bildik bir kederle yerleşti. 24 Mart 2008