İNCELEME - ARAŞTIRMA
Giriş Tarihi : 05-09-2024 21:43   Güncelleme : 05-09-2024 23:07

Göz Ardı Ettiğimiz Miras: Doğa / Furkan Toprak

Yazan: Furkan Toprak -GÖZ ARDI ETTİĞİMİZ MİRAS / DOĞA

Göz Ardı Ettiğimiz Miras: Doğa / Furkan Toprak

GÖZ ARDI ETTİĞİMİZ MİRAS / DOĞA

Her insanın kendi hikayesi şahsen pek kıymetli ve değerlidir. Kimi zaman bunun pek de kıymetini bilemeyiz. Her zaman kendimizden daha üstün olan, gelir durumu daha yüksek, yaşam standartları bizden katbekat yüksek tabanlarda olan insanlara bakar ve imreniriz. Oysa hepimiz kendi yaşantımızın biricik kahramanları değil miyiz? Bir an yaşadığımız hayatın kargaşasından sıyrılıp kendimizle ne zaman baş başa kaldık? En son hangi dönemde  ağaca su verdik, dışarı çıkıp yağmurun ıslaklığını başımızda şemsiye olmadan elbiselerimizin ıslanmasına sıcak gülümsemelerimizle eşlik ettik? Belki de hiçbirimiz hayatın kargaşasından bunları aklının ve ruhunun içinden dahi geçirmedi.

Madde ile ruh  en son hangi dönemde bu kadar birbirine yabancılık çekti? Evlerimizin değerini belirleyen semt midir; yoksa içinde biriktirilen anılar mıdır? Yaşadığımız coğrafya anılarımızı ne kadar şekillendiriyor? Ya da bizler yaşadığımız hayat ne olursa olsun o hayatın içinde kendi hacmimiz  ne kadar olursa olsun o dezavantajlı durumlarımızı ne kadar aşabiliyoruz?

Sanırım biraz hayatın içindeki rutin alışkanlıklarımızdan sıyrılmanın vakti geldi. Belki de artık eşyanın yerine doğaya daha fazla sahip çıkmalıyız. Yaşadığımız coğrafyayı daha güvenilir hale getirmeliyiz. Peki bunu nasıl başaracağız?

1) Doğa ile daha fazla temas kurmaya çalışalım. En basitinden sabah kahvaltımızı mutfak yerine bahçemizde yapmayı deneyebiliriz.

2) Apartmanlar yerine iki ile dört kat arası evlerde oturalım.

3) Sıradan alışkanlıklar yerine günlük rutinler oluşturalım. Günlük tutmak, sabahları kahve içmek, her sabah kullandığımız iş güzergahı değiştirelim.

4) Çarpık kentleşmelere karşı çıkalım.

5) Evlerimizi inşa ederken iklim bilgisinden yaralanalım. Ve ev inşa ederken şu dört özelliğe dikkat edelim.

İklimin Konut Tipine Etkisi: Yıllık yağış miktarının bol olduğu ormanlık bölgelerin kırsal kesimlerinde ahşap evler yaygınken (Karadeniz Bölgesi), yıllık yağış miktarının az olduğu kurak ve yarı kurak bölgelerin kırsal kesimlerinde ise kerpiç evler (İç Anadolu ile Güneydoğu Anadolu Bölgeleri) yaygındır.

İklim yapını karakterine şekil verir. Ülkemiz 3 ana iklim özelliği göstermektedir:

Soğuk iklim: Örn. Erzurum (sert yayla iklimi)
Ilıman nemli iklim: Örn. İstanbul.
Ilıman kuru iklim: Örn. Ankara.
Sıcak neml iklim: Örn. Antalya.
Sıcak kuru iklim: Örn. Diyarbakır.

Kerpiç Evler: Kerpiç evlerde yapı malzemesi olarak killi toprak kullanılmaktadır. Killi toprak samanla karıştırılarak çamur haline getirilir, kalıplara dökülerek kurutulur. Kerpiç evler, yağışların az, iklimin kurak olduğu İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.

Taş Evler: Arazinin dağlık olduğu, ağacın ve toprağın yeterince bulunmadığı yerlerde yaygın olan konut tipidir. Yapı malzemesi olarak kullanılan taşlar genellikle yakın çevreden karşılanır. Akdeniz’de Toros Dağları, İç Anadolu’da Nevşehir, Ürgüp Yöresi, Güneydoğu Anadolu’da Mardin Yöresi taş evlerin yaygın olduğu yerlerdir.

Ahşap Evler: İklimin nemli ormanın bol olduğu yerlerde yapı malzemesi olarak ağacın kullanıldığı konut tipidir. Bazı yörelerde ağaçla birlikte taş veya kerpiç de kullanılır. Taş evler ormanların geniş yer kapladığı Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak kullanılır.

Betonarme Evler: Yapı malzemesi olarak demir, beton ve tuğlanın kullanıldığı konut tipidir. Son yıllarda kullanımı artan betonarme evler, sanayileşme nedeniyle Marmara ve Ege Bölgesi’nde yaygın olarak görülür.

Özellikle betonlaşmanın önüne geçmek ve doğadan daha fazla yararlanmak için ağaçların kesilmesinin önüne geçmek gerekir. Ağaçların kesilmesi oksijen seviyesinin düşmesine sebebiyet verir. Oksijenlerin tükenmesi de insan, hayvan ve bitkilerin yavaş yavaş tükenmesi anlamına gelmektedir. Hayatın içinde kaybolmadan, doğamızın kıymetini de bilerek yaşamayı öğrenmek Dünyadaki her insanın bir vatandaşlık görevidir. Ve doğada yaşanan hiçbir şey sebepsiz değildir.

Kelebek etkisinde olduğu gibi doğaya yapılan en küçük bir  bilinçsiz müdahale ileride daha büyük çukurlara damla olabilir. Doğa – insan ilişkisi ne kadar yararlı ve dengeli yürütülebilirse insanlık için bir o kadar faydalı olur. Bu dünya hepimizindir. Dünyayı güzelleştirmenin yolu da doğanın kıymetini bilmekle mümkündür.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi