GÜNCEL
Giriş Tarihi : 02-03-2023 00:12   Güncelleme : 02-03-2023 00:24

Gönüller Buz Kesti

Yazan: Kader Demir -GÖNÜLLER BUZ KESTİ

Gönüller Buz Kesti

GÖNÜLLER BUZ KESTİ

Bir karanlık Şubat geçti, memleketimin, milletimin üzerinden. Yer yerinden oynadı demek az kalır. Yer yarıldı, gök delindi desek yeridir.

Anaların yüreklerine düşen kor muydu? 
Yoksa yanan alev mi?
Herkes perişan herkes darmadağın.
Mahşer yerini  andırıyor her yer,  yıkılmış taş üstünde taş kalmamış.

Kimsenin kimseyi görecek hali yok.
Herkes can derdine düşmüş.
Haykırışlar çınlıyor kulaklarda, “Sesimi duyan var mı?”  "evet" demeseler bile razıydık, molozların altından gelecek  “çıt” sesine.. Nefesler  tutulmuş kulaklar gelecek sese yönelmiş.

Eller semaya uzanmış dillerde dua tek yürek olmuş, memleketimin insanları.
Herkes gücünün yettiğince  karınca misali,
Aynı yola baş koymuş, bir cana, can olma yolunda.

Kiminin başı açık kimin ayağı çıplak.
Kimi su istedi kimi karnım "tok" dedi.
Kimi, "üşüyorum." diye bağırdı kimi, "Burası çok sıcak." dedi.

Minicik bebeklerimizin karnını doyurmuştu yaradan. Yüzlerinde gülücük, tenlerinde cennet kokusu ile çıktılar, çıkarıldılar kocaman beton yığınlarının altından.

Babalar elleriyle kazıyorlar, yavrularının üzerine yığılmış   harçları, devasa molozları kaldırıyor  vinç misali... Belki de hiç bu kadar güçlü olmamışlardı.  

Kimi sağ çıkardı kucakladı kuzusunu. Kimi bırakamadı ölen yavrusunun elini.

Çoğu zaman anneler feryad ederken babalar göz yaşlarını içine akıttı.

Herkes can hıraş, herkes de bir telaş... 
Siren sesleri ciğere işliyor.

Ya yaşama taşıyacak gelen ambulans 
ya mezar yerine...

Kulak kabartıyor orda bulunan herkes, yaşıyor  sesi yükseliyor sessizliğin ardından ve "Allahu Ekber" diye haykırıyor enkâzın altından çıkan depremzede!

Ardında bıraktığı yakınlarının  yerlerini söylüyor, onu kurtaran  AFAD gönüllülerine.

Vakit hayli geçti, gecenin karanlığına bir de iliklere işleyen soğuk eklenmişti.

Eller üşümüş, gönüller buz kesmiş, çaresizliğin omuzlara bindiği anda.

Kulakların duymayı beklediği ses yükselir, “Sessizlik lütfen!"

Çok geçmeden bir yavrumuzu çıkardılar, birbirine kenetlenmiş paslı demir yığınlarının arasından.

Sedyeye aldıklarında bilinci yerinde bu yavrumuzun,  “Abi!" diye seslenir ve ricada bulunur onu kurtaran abisinden, “Bizim paramız vardı, o parayı bulup babama verir misiniz? Artık bizim evimiz yok, yıkıldı. O parayla kendimize yeniden ev yaparız." diye bilecek kadar hayatı seven, umudunu yitirmemiş güzel yavrum.

Hayat sana hep güzellikler sunsun.
Allah bir daha böyle aylar, günler yaşatmasın.
Ne benim memleketime, milletime ne de tüm insanlığa...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi