ETKİNLİK
Giriş Tarihi : 10-12-2022 18:41

Gökyüzü Hepimizin

Facebook Truva Edebiyat Dergisi ve Facebook Truva Kitap Kulübü Öykü Grup Etkinliği... Yazanlar: Ayfer Güney - Kader Demir - Hakkı Yıldıran - Mutlu Akçay - Ümmügülsüm Hasyıldırım

Gökyüzü Hepimizin

GÖKYÜZÜ HEPİMİZİN 

Şehrin kenarında neler yaşanıyordu. Onlar, sadece nefes almak istiyorlardı diğer insanlar gibi... Eşit, özgürce çünkü Gökyüzü herkesindi... Tıpkı aydın su, helal lokma gibiydi. Kahkahalarının bedelini çoktan ödemiştiler göz yaşlarıyla...  Nedenini bir türlü çözememişlerdi hor bakışların... Ne farkları vardı senden, benden, ondan...

Gökyüzü herkesindi ama bastıkları toprağa göz dikmişti gözü doymayan lar. Yıkıp talan etmişlerdi evlerini. Sığınacak, başlarını sokacak bir çadırları bile yoktu, şimdi sokakdı meskenleri.  Bulabilirlerse bir çatı altına ilişiyorlardı.
Babalarını savaşta kaybetmişti yavrucuklar.
Onlar  savaşın sokağa mahkum ettiği çocuklardı.

Kalb gözleri kör ama karınları tok insanlara paylaşmanın verdiği hazzı nasıl anlatabilirsin ki…

Elinden hiç bir şey gelmese bile insanın, kimseyi hor görmemeli, tepeden bakmamalı değil mi? 

Kimse kaderini önceden kendi çizmedi. 

Sokakta yaşamak zorunda olan insanlarla, dini, dili, ırkı ne olursa olsun paylaşmayı  bilmeli. Ve biri mendili uzattı arabanın camına, diğeri ise başını. O an geldiler gözgöze iki çocuk. 
Gözgöze geldikleri doğruydu da iki çocuk olduğu meçhuldu. Cam kapandı araba gözden kayboldu. Geride kalanın umutları gibi...

Onların da yaşama hakları vardı şu fani dünyada.  Sevmeye, sevilmeye, okşanmaya her çocuk gibi onların da hakkı vardı. 

Gün içerisinde bazen mendil satarak, bazen su satarak, bazen araba camı silerek bir şekilde akşamı ediyorlardı. Ya gece. Issız, yalnız, soğuk ve karanlık gecelerde, yalnızlığını karanlıkla paylaşmak ne acıydı. Evsiz, damsız köprü altlarında, bir duvar dibinde kartondan döşek üzerine kıvrılıp, gazete kağıdından yorganına sarılmak nasıl bir duygu tahayyül edilebilir mi hiç. 

Açlığın dayanılmaz sancısıyla kıvranırken döner salonlarının önünde açlığın ıstırabıyla bakmak, yetmezmiş gibi hakaret edilerek kovulmak adalet miydi? Minicik elleri kalem tutması gerekirken boya sandığı taşıması mübah mıydı?

Onlar sokak çocukları. Kaderin sillesini yemiş, toplumun darbesiyle pişmiş, anadan atadan mahrum, toplumdan tecrit edilmiş masumlar. El uzatmak yerine tekme vurulan masumlar. Her ne sebeple olursa olsun yaşam hakları ellerinden alınmış yavrular. 

Umudu umut edememiş, sevgiden bihaber, başı hiç okşanmamış, gözlerinde acı, yüreğinde sancı kuzular onlar. Sevgiye aç, ilgiye aç, ana babaya aç, korunmaya aç, sıcak sobaya aç, aileye aç, yemeye aç bu yavrular mi istedi sokakta yaşamayı. Horlanmayı, zorlanmayı, yok sayılmayı onlar mı istedi?

Heyhat! Onlar bizim terkettiklerimiz. Onlar bizim yok saydıklarımız. Onlar...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi