MASAL
Giriş Tarihi : 25-08-2022 03:07

Enayi ve Eniyi Kardeşler

Yazan: Sündüs Şahin - ENAYİ ve ENİYİ KARDEŞLER

Enayi ve Eniyi Kardeşler

ENAYİ ve ENİYİ KARDEŞLER 

Bir varmış, bir yokmuş…
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde uzak diyarların birinde Enayi ve Eniyi adında iki kardeş yaşarmış. Bu iki kardeş o kadar iyi anlaşırmış ki, geçimleri dillere destanmış. 

Günlerden bir gün, top oynarken Eniyi komşunun camını kırmış. Korkuyla Enayi’nin boynuna sarılıp, “Ne olur kurtar beni! Dayak yemek istemiyorum.” diye yalvarmış. 

Kardeşinin gözyaşlarına dayanamayan Enayi, suçu üstüne almış ve hem komşudan hem de eve gelince babasından eşşek sudan gelinceye kadar dayak yemiş. Canı çok acısa da, kardeşini kurtardığı için içten içe mutlu olmuş ve gerçeği kimseye söylememiş. 

Eniyi ise hiç böyle şeyler yapmadığı için herkesten övgü toplamış. 

Eniyi abisini, Enayi de kardeşini çok seviyormuş. Çünkü Eniyi’nin ne zaman başı sıkışsa, Enayi onu hep kurtarıyormuş. 

Üniversite sınavına girecekleri gün, Eniyi otobüs biletini kaybetmiş. Cebinde de yeni bir bilet alacak başka parası yokmuş. Bu onun için tam bir felaketmiş, çünkü sınava gireceği okul epeyce uzakmış. Yürüyerek yetişmesine imkan yokmuş. Enayi, kendi biletini çıkarıp kardeşi  Eniyi’ye vermiş. Biraz hızlı yürürse, kendi okuluna yetişeceğini düşünmüş. Ancak hiç de umduğu gibi olmamış. Okulun önüne kan ter içinde ulaştığında, sınav çoktan başlamış ve kimse onu içeriye almamış. Çok üzülmüş, ancak bir yıl sonraki sınavı beklemekten başka çaresi yokmuş. 

Aradan bir ay geçtikten sonra, eve iki tane mektup gelmiş. Birisi Eniyi, diğeri ise Enayi içinmiş. Eniyi zarfı açar açmaz havalara uçmuş. Çünkü mektupta tıp fakültesini kazandığı yazılıymış. Enayi ise boynu bükük kalmış, çünkü sınava giremediği için, kağıdında sıfır puan aldığı yazılıymış. Kendi için üzülse de, kardeşinin başarısı için çok mutlu olmuş. Ancak sıfır puan aldığı için ailesinin gözünde iyice tembel durumuna düşmüş. Çünkü Eniyi ve Enayi dışında kimse, Enayi’nin neden sıfır puan aldığını bilmiyormuş. 

Okullar açıldıktan sonra, Eniyi’nin üniversite masraflarını karşılamak için, Enayi de çalışmaya başlamış, çünkü Eniyi’nin en iyi kıyafetleri giymesi, en markalı saatleri takması gerekiyormuş. Ne de olsa tıp fakültesinde okuyor, aileyi gururlandırıyormuş. Bu yüzden ellerinde avuçlarında ne varsa, Eniyi için harcıyorlarmış. 

Bir yıl sonra yeniden sınav vakti gelip çatmış. Enayi enine boyuna düşünmüş ve sınava girmemeye karar vermiş. Çünkü Eniyi’nin okul masrafları için çalışması gerekiyormuş. Altı yıl boyunca Enayi çalışmış, Eniyi yemiş. 

Mezun olduktan sonra kendine lüks bir muayenehane açmak isteyen Eniyi için, babası oturdukları iki katlı evi satmış ve bütün parayı Eniyi’ye vermiş. Eniyi de, bu parayla çok güzel bir muayenehane açmış ve arta kalan parayla kendine küçük bir ev almış. Yakın zamanda evleneceği için de, yeni aldığı evine ailesini koymamış. 

Enayi, annesi ve babası da küçük bir ev kiralayıp orada oturmaya başlamış. Enayi’nin çalışıp kazandığı parayla geçinen anne ve babası, tüm eş dosta, konu komşuya Eniyi’yi över dururmuş. Onun başarısı ile gurur duyar, doktor oğulları olduğu için kıvanıp dururlarmış. 

Eniyi’nin düğün vakti gelip çattığında, çok lüks bir yerde salon kiralamak istemiş. Bu görevin de ailesine düştüğünü söylemiş. Anne ve babası da ona hak vermiş. Böylesine başarılı bir doktorun, basit bir salonda evlenmesi yakışık almazmış. Hemen Enayi’ye kredi çektirip, yıllarca sürecek olan bir borca sokmuşlar. 

Enayi, “Kardeşimin maaşı benimkinin neredeyse on katı. Krediyi o çekse daha iyi değil mi?” diyecek olmuş. Sonra da biricik kardeşinin ömür boyu sürecek olan mutluluğu için, kendinin on yıl kredi ödemesinin hiçbir sakıncası olmayacağını düşünüp susmuş. 

Düğünde de her şey peri masallarındaki gibi olmuş. Herkes genç doktor çifti hayranlıkla seyrederken, Enayi’yi de ayıplamış. Herkes ona, “Bir baltaya sap olamamış” sıfatını yakıştırmış. Buna çok içerlenen Enayi, yıllar sonra da olsa üniversite sınavına girmeye karar vermiş. Kardeşi Eniyi’ye durumu anlatmış ve bir süre anne ve babasının geçimine destek olup olamayacağını sormuş. Eniyi ise kahkaha atarak, “Bu saatten sonra sen kim, üniversiteye gitmek kim. Boşver bunları. Sen çalışmana bak.” diyerek onu yanından savmış. Bunun üzerine Enayi, herkes için, özellikle de Eniyi için yaptığı bütün fedakarlıkları düşünmüş, düşünmüş, düşünmüş…

Sonunda da şunu demiş: 
Eşşek olursan, semer vuran çok olur!

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi