DENEME
Giriş Tarihi : 11-09-2022 01:03

Elalem Familyası

Yazan: Reyhan Mete Erdoğdu - ELALEM FAMİLYASI

Elalem Familyası

ELALEM FAMiLYASI

Elalem diye bir topluluk var bizim dünyamızda. Üye olmayan yok sanırım ama herkes inkar yolunda. 

Ergenlik döneminde başlıyor tanışmamız toplulukla. Herkes bir diğerinin elalemi oluyor bir zaman sonra. 
Kimileri zamanla kendini zor da olsa kurtarabiliyor. Tabi bunun için çaba sarfetmesi gerekiyor. Gözlerini dört açıp, çenesini sıkı tutması gerekiyor. Etrafında ki insanları elekten geçirmesi,  insan tasarrufuna gitmesi, kendisini yalnızlaştırması, çok düşünmesi, okuması, araştırması, dinlemesi gerekiyor. Yani zahmetli iş düşünülmüşü varken ekstra çaba harcayıp tekrar düşünüp sonuçlar çıkarmak. Topluluktan sıyrılabiliyor ama topluluğun saldırılarına maruz kalmaktan hiç bir zaman kurtulamıyor. Okuduğun kitap, dinlediğin müzik, giydiğin kıyafet bile bu topluluğun gözünden kaçmayıp, onlar için malzeme olabiliyor.

En büyük eylemleri eleştirmek, toplandıkları yerler çeşitlilik gösteriyor. Kapı önü, kahve masası, pazarlar hatta işyerleri... Her an her yerde örgütsel çalışmalar yapabiliyorlar.

"Duydun mu kız Hayriye Zehra'nın kızı kaçmış kocaya"

"Ayşe kocasından her gece dayak yiyormuş, ona da sorsan adam melek." 

"Gülizar boşanmış." 

"Hasan usta beş vakit namaz kılıyo ama gitmiş kredi çekmiş"

"O Abdullah'ın çocuklarının hali hal değil, tabi olacağı oydu ana yok ki başlarında"

Tühh tühh... vahh vahhh...cık cık cıkkk...Yazık çok yazık.....Oyy kapılardan, bacalardan uzak....Bunlar en çok kullandıkları sloganlar. 

Genel gıdaları bir diğerinin mutsuzluğu. Ne kadar mutsuz insan o kadar konuşulacak konu.
- "Bak böyle olacağı belliydi sonun da Allah verdi cezasını."
Genelde bu son cümleleri oluyor. 

Kendi mutsuzluklarını başkalarının mutsuzluğuyla kamufle etmenin haklı gururunu yaşayıp, kendi köhne dünyalarına geri dönüyorlar.

Mutlu insan onlar için daha bir gizlilik arz ediyor. Genelde kapalı kapılar ardında ele alınıyor bu konu. Enine boyuna tartışılıp sebepler aranıyor mutluğuna en son "günahkardır" diye üstü kapatılıyor. Ama içten içe mutlu olan kişilere hep bir haset, hep bir kin besleniyor. 

Öyle elalem diye önemsizleştirmeyeceksiniz! O kadar uzantısal bir konu ki bu; televizyonlar, gazeteler, sosyal medya, her gün bas bas bağırıyor, kulak kapatmak mümkün değil.
Kim? Kiminle? Nerde? Ne yedi? Ne giyindi?
 Örümcek ağı gibi dört bir yanımızı hızla çeviriyor. İçimize nüfus ediyor.   

Başkalarının elalemi olmamamız dileğiyle...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi