İNCELEME - ARAŞTIRMA
Giriş Tarihi : 07-01-2023 18:18

Edebiyat-ı Cedide

Yazan: Ayfer Güney -EDEBİYAT-I CEDİDE

Edebiyat-ı Cedide

EDEBİYAT-I CEDİDE

Osmanlı’da Tanzimat Fermanı ilan edildikten sonra siyasi ve askeri bir takım yenilikler uygulanmaya başlandı. Bu yenilik akımından edebiyatımız da etkilendi. Batı edebiyatına kapı açılarak Edebiyat-ı Cedide (yeni edebiyat) dönemi başlamış oldu. Ağırlıklı olarak Fransız Edebiyatı'nın hissedildiği bu dönemin ilk  yazarları ise Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’dir. Kurdukları Tasvir-i Efkar gazetesiyle bu yeni akımı geliştirmişlerdir. 

Bu dönem eserlerinde ağırlıklı olarak siyasete yer verilmiştir. Tercüme yapacak kadar Fransızcayı iyi bildikleri için batılı düşünce ve fikirleri de şiirlerine yansıtmışlardır. 

Bu bahsedilen şairlere Avrupa’da ilk Jön Türkler(Genç Türkler) adı verildi.

Batılı fikir akımları, inanç ile düşüncelere de yansımıştır. Daha önce
düşünülmesi mümkün olmayan ya da sorgulanamayan fikirleri Ziya Paşa’nın Terci-i Bend eserinde görmekteyiz. Yetiştiği ortamın inancını taklit değil de kendini sorgulayarak farklı bir inanç düşüncesini geliştirmek istemiştir. 

Bu dönemin diğer bir kalemi de Ahmet Mithat Efendi’dir. Saraya  yakınlığı ile bilinmektedir. Abdülhamid’in kültürel politikalarını uygular. Amaç meclise uygun insan yetiştirmektir. 

Şinasi’nin şiirleri makale tarzını yansıtır. Divan Edebiyatı'nın estetik anlayışı bu şiirlerde kaybolmuştur. Şeklen değiştiği gibi muhtevası da tamamıyla farklılaşmıştır. 

Divan Edebiyatı'nda tabiat anlatılmaz. Anlatılsa da gerçek değildir. Şairin hayali tasviridir. Yeni edebiyat ise realist bir bakış açısıyla tabiatı anlatır. Yeni şiir de; eski- yeni şiir arasındaki gelgitleri bünyesinde barındırır. Ahmet Haşim ve Yahya Kemal gibi özel şairler yeni şiire estetik kattıkları gibi gerçek tabiatı da anlatırlar. 

Tekrardan şiirin temel yapısı ve sanatsal boyutuna ulaştırırlar. Özellikle Yahya Kemal hem sanat açısından hem de yenilik açısından şiiri geliştirmiştir. O dönemde dünyaca ünlü Fransız şair Baudelaire’in etkisinde kalmışlardır. 

Yeni edebiyatta gelişim ve değişim sancıları, çeşitli münakaşalara sebep olmuştur. Muallim Naci ve Recaizade Ekrem arasında yeni ve eski edebiyat tartışmaları meydana gelir. Recaizade Ekrem yeni akımı savunur ve talebeleriyle Servet-i Fünun dergisini kurar. Muallim Naci’den yolunu ayırır. Servet-i Fünun’da sanat sanat içindir. Dil ağırdır. Yaklaşık beş sene devam eder birliktelikleri.

Bu dönemde bir de Fecri Ati topluluğu kurulur. Bu topluluk yirmi, yirmi beş kişiden oluşur. İçlerinde Ahmet Haşim’de bulunur. Amaçları politika altında ezilen edebiyatı gerçek sanat değerine kavuşturmaktır. Prensipleri ise ‘’Sanat, şahsi ve muhteremdir.’’ ilkesiyle yazılarını yazıp tıpkı Servet-i Fünun’cular gibi kendi dergilerinde eser ve görüşlerini yayınlamaktır.

Sonuç olarak bu topluluktan Yakup Kadri, Refik Halit ve Fuat Köprülü kalmıştır. Bilhassa Fuat Köprülü daha sonra yaptığı araştırmalar sayesinde Milli Edebiyat akımının yayılmasında büyük katkıları olmuştur. Milli Edebiyat ekolünde; Namık Kemal, Mehmet Akif Ersoy, Faruk Nafız Çamlıbel gibi isimler bulunmaktadır.          

Kurtuluş Savaşı bitince elimizde Anadolu toprakları kalmıştır. Bu nedenle birçok şair ve yazar Anadolu'ya gider. Bu sayede ‘’Köy Edebiyatı’’ oluşur. İlk örneklerinden birisi "Karabibik" isimli romandır.  Nabizade Nazım’ın yazdığı teknik açıdan çok iyi olmasa da ilk köy hayatını anlatan roman olması nedeniyle önemlidir.                   

İlerleyen zamanlarda Peyami Safa ile tanışırız. Safa, İstanbul’dan dışarı çıkmamıştır. Batılı hayatı dejenere olarak yaşayan bir kesim ile değerlerini muhafaza eden bir kesimi romanlarında anlatmıştır. Bu sayede bir sentez geliştirmiştir. Romanlarında da başarıyı yakalamıştır. Nasıl Yahya Kemal Türk şiirini ilerletip geliştirmişse Peyami Safa’da teknik olarak Türk romanını geliştirmiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar da Safa’nın roman tekniğini devam ettirmiştir. 

Yakın zamanda da Necip Fazıl Kısakürek başarılı şiirler yazmıştır. "Kaldırımlar" isimli şiirinde şehirdeki yalnız adam  motifi kullanmıştır. Necip Fazıl’da da Baudelaire’nin etkisini görmekteyiz. 

Beşir Fuat ismi bize eleştirmen olarak görünür. Cumhuriyet dönemindeki romanında Victor Hugo tarzının aşılması gerektiğine düşünür. Emile Zola’nın naturalist anlayışıyla romanların yazılması gerektiğine inanır.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi