DENEME
Giriş Tarihi : 12-10-2024 16:47   Güncelleme : 12-10-2024 17:03

Dilin Fakirleşmesi /Furkan Toprak

Furkan Toprak -DİLİN FAKİRLEŞMESİ

Dilin Fakirleşmesi /Furkan Toprak

DİLİN FAKİRLEŞMESİ

Dil; insanların hayvanlarla, nesnelerle ve diğer insan veya insan gruplarıyla karşılıklı iletişim kurmalarına, aralarında anlaşma sağlamalarına yarayan kavramdır. Dilin anlam ve değeri, konuşulduğu medeniyetin ve kültürün sözel ve yazınsal bağlamalarıyla ortaya çıkan terimdir.

Dil statik, durağan değil; hareketli ve kartopu gibi döndükçe büyüyen ve gelişen; veya zaman içinde yozlaşmaya uğrayabilecek kadar hassas ve esnek yapıdadır. Bu yüzden korunmak, gelişmek zorunda olan sözcüktür. Eğer dil, kullanıldığı medeniyet tarafından muhafaza edilmezse, bulunduğu coğrafyadaki etkili görünümünü insanlardan çeker. Bunun sonucunda da “Dilin Fakirleşmesi” dediğimiz terminoloji devreye girer. Terminoloji; sanatsal, teknik ve bilimsel alanlarda kullanılan kelimelerin tümüne birden verilen isimdir. Örneğin; taç, orta, kale vuruşu, gibi terimler futbol; smaç, pivot, bench ve boyalı alan ise basketbol oyununu tanıtan, insan zihninde bu oyunların parçasını oluşturan öğelerdir. Tabii ki de, dil için tarihin de önemli bir etkisi vardır. Çünkü, her tarih kendi dinamiklerini yeniden kurgular. Kurgu değişimine uğramayan hiçbir sosyal alan da yoktur.

Günümüzde kullanılan futbol ve basketbol terimleri eskiden kullanılmaz olabilir. Ya da geçmişte kullanılan, şu zamanda kullanılamaz olabilir. İşte tüm bu durumlar “Dilin Fakirleşmesi” sebebiyle ortaya çıkar. Bunların başlıca sebepleri şunlardır:

1) O dili konuşan insanların sayısının azalması.

2) Diilin başka dillerin etkisine girerek kendi dilini koruyamaması. Örneğin sınav kelimesi yerine “imtihân” kelimesinin kullanılması, hafıza, selam mavi, limon... Türkçe çoğunlukla Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerin kullanıldığı, günlük yaşamda Türkçe olarak bilinen, ancak başka dillerin etkisiyle oluşan bir dildir.

3) Dilin kendi orijinal yapısını kaybederek, alıntı ve taklidi yapıların etkisinde kalması.

4) Dildeki denetimin yapılmaması.

5) Dilin evrensel bir dil olabilme kaygısı taşıması nedeniyle kendi özgünlüğünü kaybetmesi.

Fakir dilin etkisi sosyal, siyasi, kültürel, dini ve ekonomik anlamda da kendini gösterir. Dilin güçsüz ve tüm dünyada yaygın olarak kullanılamaması o medeniyetin tarihin tozlu sayfalarında unutulmasına neden olur. Örneğin, geçmişteki Sümerce dili artık konuşanı kalmadığından ve bu dilin etkilerinin günümüzde sosyal hayattaki yerini kaybetmesiyle önce fakirleşmiş, daha sonra da etkisini dönemin siyasi, sosyal ve etnografik nedenlerin enkazına uğramasıyla yavaş yavaş yok olmaya yüz tutmuştur. Ancak geçmişteki antropoloji alanındaki kazılardan çıkan eserlerin ve epigrafi biliminin yardımıyla hayata tutunmaya çalışmaktadır. Bu da ne yazık ki, o uygarlığa ait yaşam biçimini öğrenmede ve tanıtmada eksik kalmaktadır.  Bu tarz durumlarla karşılaşmamak için yapılması gerekenler şunlardır:

1- Tüm milletler kendi dillerindeki kökenleri kullanarak kavramlara anlam yüklemelidirler.

2- Yabancı sözcüklerin anlamı o dilin ana dilini karşılayacak şekle dönüştürülmelidir.

3- Sözcüklerin anlamları geçmiş dönemlerdeki anlamları dikkate alınmadan, kendi “güncel” kavram haritasını çizecek biçimine getirilmelidir.

4- Dillerin unutulmaması için insanların  dillerini dilbilgisi kurallarını dikkate alarak kullanmaları özendirilmelidir.

“Dilin Fakirleşmesi” sorunu bir “Dünya Vatandaşlığı” problemidir. Çünkü bir milleti yozlaştırmanın yolu da, ıslahât edebilmenin yolu da dilinin inceliklerini kavramaktan geçer. Bu yüzden dil bir kimlik meselesidir. Dilini kaybeden millet, çölde yaşayan bedevi gibidir. Her durduğu yeri kendine mesken edinir. Ancak bir süre sonra durduğu yere uyum sağlayamadığı zaman orada kaybolur, gider.

Nesilleri, insanlığımızı ve maddi- manevi değerlerimizi yaşatabilmek için “Dil Fakirliği” denilen yozlaşmanın önüne geçmek gerekmektedir.

Editör: Deniz İmre

EditörEditör