ELEŞTİRİ
Giriş Tarihi : 27-03-2023 22:49

Cioran Etkisi: Muhteşem Bir Yokoluş, Anlamsız Bir Varoluş!

Yazan: Erdal Tuna -CİORAN ETKİSİ: MUHTEŞEM BİR YOK OLUŞ, ANLAMSIZ BİR VAR OLUŞ!

Cioran Etkisi: Muhteşem Bir Yokoluş, Anlamsız Bir Varoluş!

CİORAN ETKİSİ: MUHTEŞEM BİR YOK OLUŞ, ANLAMSIZ BİR VAR OLUŞ!

Her an aleladenin sınırlarında gezinmek usanç vericidir. Gündelik hayatın rutinlerinin dışına çıkmak insana hem haz verir hem de bakış açısını genişletir. Bunu sağlamanın bin bir türlü yolu bulunabilir belki, ama benim tavsiyem, en az bir aykırı yazar bulmak ve en az bir kitabını okumak. Emil Michel Cioran iyi bir başlangıç olabilir bunun için. Ve tabii ki Cioran külliyatı içinden “Çürümenin Kitabı”.

Cioran daha ilk satırlardan itibaren düşünce sistematiğinizi allak bullak eden cümlelerle selamlar sizi:

“Bütün cinayetlerinin sorumluluğu tapma gücündedir: Bir tanrıyı yakışıksızca seven kişi, başkalarını da onu sevmeye zorlar, buna razı olmazlarsa onları yok etmeye de hazırdır.” 

Aslında selamdan öte sarsıcı bir itkidir onun ifadeleri. Hayat ve düşünce rutinlerinizin ne kadar zayıf halkalardan oluştuğunu anlarsınız Cioran’ın düşünce izlerini takip ederken. Zihninizin bir yanı “Bu kitabı çöpe at, çok saçma ve okumaya değmez” derken, diğer yanı “Ben bugüne kadar bakar kör imişim. Hayat hakkında hiçbir eleştirel anlayışa sahip değilmişim. Bakalım başka neler demiş yazar” diyerek kalp atışlarınızı hızlandıracaktır. Buna “Cioran etkisi” desek yeridir. İnsanı önce çarpan, sonra sakinleştiren. Ve ardından da ben hiç böyle düşünmemiştim, dedirten.

Bence Cioran kitaplarından varoluşçu ya da nihilist çıkarımlar yapmak doğru değil. Neredeyse her sayfada yazarın gözümüze sokarcasına sıraladığı karamsar ve melankolik aforizmalardan felsefik bir hakikatin izini sürmeye çalışmak da pek anlamlı değil. Nitekim bunu yapmaya kalkarsanız tutarlı bir akış yakalamakta zorlanabilirsiniz. Bunun yerine Cioran’ın ele aldığı konuların her birini kendi “dar” yani kapsayıcı olmayan bütünlüğü içerisinde değerlendirmek daha isabetli bir yaklaşımdır diyebilirim.

Cioran’ın bir konuya bakış atarken detaylarla ve farklı yönlerle nasıl bir düşünsel yaklaşım geliştirdiğini anlamaya çalışmak bizim için bir “düşünme kılavuzu” olabilir. Bu kılavuz, sunulanı ya da sahip olunanı, olduğu gibi kabullenmenin yavanlığını fark etmemizi sağlayabilir.

Mevlana’nın, “İnsan düşüncelerinden ibarettir” sözünün karşılığı, biraz da burada kısaca değindiğimiz Cioran’ın düşünme kılavuzunu kullandığımızda ortaya çıkar. Zira hayatımız sadece varlıklarımızdan ibaret değildir. Yokluklarımız da hayatımıza dahildir. 

İşte Cioran bize yokluklarımızı ve kusurlarımızı gösterme noktasında büyük bir iyilik yapmaktadır. Cioran kitaplarından en az birini okuyanlar zannediyorum ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi