ÇIĞLIK
Çığlıkları yankılanıyor
Geceden kentlerin
Gün ağarma vaktinde
Bir enkaz ki göçebe yüreğimde
Ağıtlar depreşiyor
Lal bütün saatler
Öfke acı çaresizlik
Bağlı kollarımda
Gecede uzadıkça uzadı
Bir yağlı urgan gibi boğazımda
Kaybolan şafağın umutsuzluğu
Durun
Siren sesleridir ruhumu parçalayan
Sesimi duyan varmı
Ölmeden girememki mezara
Kalbim sığmıyor kafesine
Parçalayacak sınırları
Ulaşabilmek için memleketine
Nefesimde durgunluk
Utanırım yaşamaktan
Ahh zaman
Şimdi geriye aksan
Böyle ateşin ortasında
Yerin göğün uğultusu
İz bıraktı her yanımda
Gün kızıla döndü gözlerimde
Kar kan kırmızı
Açmadı utancında kardelen
Bütün canlıların ağıtlarından
Uzun yüksek rezidantlar
Gökdelenler
Dağılıp kül gibi yeryüzüne
Canımızı yaka yaka
Tuzla buz ettiler
Rant sevdalıları
Yarınlarımızı
Kefen bile giyemeyen
Gelinlik kızlar
Sıralanmış cesetlerin arasında
Bir mahşer gibi
Yerin taa uzağında
Ölümü bekleyen canlılar
Beni yaşamaktan utandırdılar
Unutulurmu ki bu acı
Kaç mevsim kaç yıl
Kaç asır sonra
Seni yazar yine
Kederli bir şair
Tarihin utanç sayfalarına
Islak gözleriyle
Söyle bana
Şimdi nasıl yaşanır ki
Bu kadar büyük acıyla