BUGÜN BAYRAM OLSA YİNE ve BEN SADECE ÇOCUK
Uyku aralarında, sedir altındaki ayakkabılarımla bakışsak.
İlk kez bugün, zor gelmese yataktan kalkmak.
Bir türlü doğmak bilmeyen güneş, nazlanmasa...
Cami dönüşünü beklesek babamın, avlu kızarmış börek koksa, koksa bir de ıslatılarak süpürülmüş toprak...
İlk önce elini ben öpsem senin ve sen benim örsen saçlarımı, her bir telini incitmeden okşayarak...
Sofraya çatal kaşık dizsem, o en küçük olanı kendime ayırarak...
Gözlerin övse yaptığım işi ve dudakların tebessümlese abartarak...
Toplasam bizim çocukları, sokakta numaralı her bir evi dolaşarak...
Huyumuzu değil ama suyumuzu ve şekerlerimizi paylaşsak, değiş tokuş yaparak...
En fazla cakasını attığımız şey olup kalsa, sayarken parmak hesabından çok çıkan, bozulmamış, şu demir paralar...
En utandığımız mahcubiyetimiz olsa, bizi çocuktan görmeyip, büyük çikolatası ikram eden Şirin Teyze’nin evine yeniden gitmek, gölgen arkasında saklanarak...
Akşam haberlerinde kalsa; koca koca cümleler, konuşması, düşünmesi, uymasa boyumuza, çıkmasa karşımıza, yaşımızı aşarak...
Siyah beyaz filmlerde olsa ölümler, şaşırtsa yaşlı teyzeleri, bir dahakinde tekrar canlanarak...
Gün boyu tozlanan ayakkabıları silmek kadar kolay olsa; eve dönünce sızlayan yorgunluklar sonrası, hayatın, dünyanın, kir pasından arınmak...
Tabağa düşen uykusuz ve bitkin kaşığın, sesi yetse, yine senin ellerinle kucaklanıp, merhametinle düşler alemine emanet bırakılmak...
Ertesi gün için, çok şey de istemiyorum üstelik.
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz