BU ACININ TARİFİ MÜMKÜN MÜ?
Söz sûkuta büründü, gözyaşları sel olup aktı, yürekler yangın yeri, çığlıklar arşa dayandı, umutsuz bekleyişler umutlarla doldu.
Uykunun en tatlı anı, sabahın 04:17'sinde başladı yeryüzünün huzursuzluğu...
Bir kıyamet sahnesi, mahşeri bir çığlık, savunmasız yakalandı yüz binlerce can, ahlar, feryatlar yankılandı bütün ülkede...
Korkulu gözlerde sele dönen yaşlar, anne feryatları yürekleri dağladı derinden...
Off! Bu nasıl bir kıyamet, nasıl bir acı?
Üstesinden gelmek çok zor...
Aileler perişan, kayıplar çok fazla, yetim kalan çocuklar, ağlayan bebeler, annelerin yüreğinde derin yaralar, çaresizlik görkemlice hakim...
Ölümün soğuk yüzü dört bir yandan sardı canları. Enkâz altında kalanların ölümle savaşıp hayata tutunurken kurtulanların onlardan farkı yoktu...
An an, dakika dakika, saat saat, gün gün ölmenin dehşetini tahayyül etmek mümkün değil...
Enkâz, kar, soğuk üçgeninde can pazarı.. Enkâz altındaki çocuğunun elini bırakmıyor bir baba, büyük bir çaresizlikle boynu bükük, yapabildiği tek şey o çocuğun elini bırakmamak.
Hangi söz, kelime, kalem anlatabilir bu çaresizliği, bu yürek yangınını?
"Çok soğuk, çok üşüyorum, ellerim bembeyaz oldu." diyen Yağmur kızımız yetmiş saat enkâzın altında kalışını nasıl unutacak?
Melek yüzlüm, masum yüreklim seni ve o sözlerini unutmak mümkün mü?
Bir kıyamet koptu, tüm ülke ağladı, tüm yürekler yandı, biliyorum ki acımız enkâzın altında ve üstünde kalanların acısının yanında devede kulak değildir.
Acıyı birebir yaşamakla yaşayanlara şahit olmak asla aynı olamaz...
Ölümle savaşmanın, hayat ve ölüm arasında ince çizgi üzerinde durmanın tahayyülü bile olanaksız...
Acaba bana ulaşacaklar mı? Sorusunun belirsizliği, an an yükselen umutsuzluğun nasıl can yaktığını idrak etmek çok zor olsa gerek.
Bir ses duyabilmenin umuduyla enkâz altında hayata tutunmanın acısını tarif etmek mümkün mü?
Belirsizlik, acabalarla dolu bir bekleyiş, tüm bu endişeler içinde umudu diri tutmak fakat ölümün hızla yaklaştığını derinden hissetmek.
Zaman ve ölüm arasında kalmanın çaresiz bekleyişinin yok tarifi...
Kar, soğuk altında soğuğu dahi hissettirmeyen bir bekleyişin yürekte oluşturduğu yangını, herşeye rağmen yangın yerine dönmüş yüreklerin bin umutla enkâz altında kurtulmayı bekleyen canları beklemenin umudu tarif etmek mümkün mü?