ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 12-08-2024 20:13   Güncelleme : 12-08-2024 20:19

Bir Uyanışın Öyküsü / Muhammet Aydın Toğlu

Yazan: Muhammet Aydın Toğlu -BİR UYANIŞ ÖYKÜSÜ 

Bir Uyanışın Öyküsü / Muhammet Aydın Toğlu

BİR UYANIŞ ÖYKÜSÜ

Derin bir iç çekip "tam ölmelik bir hava" dedi, kendi kendine…

Aylardır süren can sıkıcı olaylardan dolayı büyük bir mutsuzluk ve umutsuzluk içindeydi Serhat...

Düşünmekten başı ağrıyordu. Nasıl olur da bu kadar fedakârlık yaptığı, mutluluğu uğruna cefa çektiği arkadaşı Hakan kendisine karşı böyle nankör olabilirdi ki?

Yine de kendisinin Hakan'a karşı bir hatası olduğuna Hakan'ın nankör olmasından daha fazla ihtimal veriyordu. Bir derdi vardı da görmezden mi geldim, bir sıkıntısı vardı da belli ettiği halde anlamadım mı? Düşünceler içinde sabahı akşam etmişti. Öte yandan hiç hazzetmediği bir tanıdığı olan Ozan sürekli hâlini, hatrını ve neden keyifsiz olduğunu soruyordu. Ama bu Serhat'ın umrunda değildi.

Onun önemsediği ve anlamaya çalıştığı kişi, çok sevdiği ve arkadaşı sandığı Hakan'dı. Öyle ya, insan sevmediği ama masum ve gayet anlaşılır bir durumu olan birini sırf sevmediğinden dolayı anlamaya gayret göstermeyip, sevdiği ama sevilmediği ve anlaşılır bir tarafı olmayan kişinin olmayan derdini anlamaya gayret gösterir. Bu sıkıntılı durum içinde Serhat'ın kafayı yemesi çok olağandı ve öyle de oluyordu. Akşamdan sonra kalkıp Hakan'ın yanına gitti ve dayanamayıp bağırıp çağırdı. Sonunda Hakan itiraf etti Serhat'ı kullandığını ve kendisine yararı kalmayınca irtibatı kesmek istediğini…

Bu cümleler Serhat'ın yüreğine öküz oturtmuştu. “Yazıklar olsun!” diyebildi sadece ve büyük bir kırgınlıkla çıktı. Telefonu çaldı yolda ve hazzetmediği kişinin (Ozan'ın) aradığını görünce bir sıkılmışlıkla cevap verdi. Yine hâl-hatır sormuştu ve kahve içmeye davet etmişti. Zaten canı sıkkın olan Serhat davete icabet etti ve davet edildiği yere doğru yol almaya başladı. Buluşma yerine gelip buluşunca, oturup birer kahve söylediler ve başladılar konuşmaya:

- Nedir seni böyle üzen şey Serhat? Seni hiç iyi görmüyorum bir süredir…

- Çok sevdiğim ve değer verdiğim biri tarafından vefasızlık görüp ihanete uğradım.

- Seviyorsan, zararı olsa bile uzaklaşmak zor gelir dostum ancak bu acıyı bir süre çekmek zorundasın ki, sonrasında mutlu olabilesin.

- Haklısın, ancak hepsinden öte kullanılmanın verdiği acı yüreği çok rahatsız ediyor.

- Seni anlayabiliyorum. Sözlerim sana klasik teselli sözleri gibi geliyor muhtemelen… Senin için yapabileceğim bir şey varsa her zaman hazırım.

- Desteğin ve verdiğin değer için teşekkür ederim.

Bir süre daha konuşup ayrıldılar. Evet, hâlâ düşünüyordu Serhat… Bu defa mantık çerçevesi içinde düşünüyordu. Ozan'ın kendisine söylediği şeyler gayet doğru şeylerdi.

Bir an aklına bir düşünce geldi. Hakan'ın kendisine yaptığını, kendisi de Ozan'a mı yapıyordu? Kan beynine fışkırdı ve kendinden tiksinmeye başladı. Hemen sildi Hakan'ın numarasını ve irtibatı tamamen kesti. Hem Ozan'a haksızlık etmemek, hem de mutlu olmak, kıymet görmek için Ozan'a karşı vefalı olması gerektiğini düşündü. Ne yapmıştı Ozan bana? Beni en az benim kadar düşünüp benim için üzülüyordu. Evet yapması gereken Ozan'ı en iyi arkadaşı konumuna taşımaktı. Ve öyle de yaptı. Bir süre yapmacık gelmeye başladıysa da, vakit geçirince ve gereken değer verilince bütün rahatsız eden durumlar ortadan kalkmıştı.

Ozan artık Serhat'ın en iyi arkadaşıydı. Evet, insan yapmak istediğine yapması gerekenden daha çok önem verirse ve bunun için mücadele edince sonunda acıdan, yorgunluktan, zaman kaybından ve fırsatlardan mahrum kalıyor. Bunun zararı çokmuş. Yapması gerekeni yapmak istediğine tercih etmeli, bir süreden sonra mutlu olabilmek için…

Editör: Deniz İmre

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi